Türk edebiyatında sanatçılığından çok fikir adamlığı yönüyle yer etmiştir. Türkçülük fikrini felsefi yönleriyle ele alan ve sağlam temellere oturtan Gökalp, bu yönüyle çoğu devlet adamının fikir babalığını yapmıştır. Hatta yeni kurulan Türk devletinde yapılan birçok değişikliğin Ziya Gökalp’in fikirlerinden esintiler taşıdığını söyleyebiliriz. Onu edebiyatımızda bir şair olarak karşılamak için ciddi bir neden yoktur. O zaten “şiir için değil şuur için” çalıştığını söyler. Onun en olgun fikirleri mısralaştırması, halk hafızasında kalıplaşmış bazı sözlerin kalmasını sağlamak içindir. Gökalp, Türkçülüğü, Turancılık olarak algılamış ve anlatmıştır. Ona göre amaç bütün Türklerin bir çatı altında toplanmasıdır. “Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan” derken bu amacını ortaya koyar. Gökalp, o dönemlerde Yeni Lisan makaleleriyle dil hakkındaki görüşlerin anlatıldığı Genç Kalemler dergisine yakınlık duymuş ve kısa zamanda o derginin yazar kadrosuna katılmıştır. Burada yayınladığı Türkçülük ve Türk dili ile ilgili makale ve şiirleri büyük rağbet görmüştür. Şiirlerinde hece ölçüsüne değer vermiştir. Bütün sanat faaliyetlerinin halka doğru gitmesini, halkın sesinin sanatla duyurulmasını amaçlamıştır. Hemen bütün eserlerinde kullandığı dil sade, konuşma dili kadar samimi ve doğaldır. Gökalp’in manzum masal ve şiirleri üç ayrı kitapta toplanmıştır. Bunlar, Kızıl Elma, Yeni Hayat, Altın Işık adlarını taşır. Nesir türünde ise Türk Töresi, Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek–İslamlaşmak Muasırlaşmak, Malta Mektupları adlarında eserleri vardır.