YANGIN VAR Çevrildi sıfır sıfır, Bir ses dedi: Çabuk yangın ! Arazözler hazırlandı, Dan, dan dedi sesi çanın. Çatısından alev almış Eski bir köşk kavruluyor, Çatır, çatır çatırdayan Duvar, tavan devriliyor. Pencerede bir anne var, "Yavrum, yavrum", diye ağlar Çılgın gibi bağırırken, Yıkılır kalın duvarlar. Arazözler yetişince, Hortumlar, sıktı suyu, Harcandı hep birer birer, Sarnıç, depo, havuz, kuyu. Bir tarafta can pazarı, Her tarafı sarmış alev ! Bir de genişlerse yangın Korku dolaşır ev ev. Yangın için dikkatli ol, Kibrit yakma, çakmak yakma. Tutuşturma kağıt mağıt, Karşısına geçip bakma. Bir kıvılcım yangın demek, Yangın ise bir felaket. Elde değil olmaması, İtfaiye var bereket. Mümtaz Zeki TAŞKIN |
YANGIN Ateşle oynamışlar, İki kardeş bir ara. Odalarını sarmış, Dumanlar kara kara. İtfaiye gelmiş de, Söndürmüş bu yangını. Tutuşan yuvaları Olmadan kül yığını. Bütün oyuncakları, Birer birer yanmışlar. Yavrucaklar korkudan, Düşünüp hastalanmışlar. Doktor ikisine de, Yetiştirmiş ilacı. Yangınlar ölüm gibi. Pek acıdır, pek acı. Tevfik ÖZBEN |
YANGIN Telefon yokken kentlerde, Yangın çıkınca bir yerde, Dumanı, ilk gören adam Seçerek yüksek bir dam: "Yangın vaar!" diye inlerdi. O, ne korkulu günlerdi Çoluk, çocuk, hoca, hacı, Bir o kadar tulumbacı, Takır takım koşarak, Yangın yerine giderdi. Çoğu kez onlar gelmeden, Yangın evi kül ederdi. İtfaiye kuruldu da Yangın derdi sona erdi. Mehmet Necati ÖNGAY |