Yapım eki alan sözcüklerdir. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri karşılar. Böylece sözcük hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim, türemiş sıfat, türemiş fiil.... gibi. “Bu köşeye bir kitaplık kurmak lazım.” “Bana bir silgi verebilir misin?” “Sınıfımızın başkanı çok dalgın biriydi.” “O her zaman büyük düşünürdü.” “Yolda çok hızlı yürürdü.” “O her zaman yanında çalışanları gözetirdi.” “Çocuklar asla sevgisiz yaşayamaz.” “Çok acıktım, haydi yemeğe gidelim.” cümlelerindeki altı çizili sözcükler türemiştir. cümlesinde altı çizili sözcük, “aç” ismine”-ık” isimden fiil yapma eki getirilerek türetilmiştir. Buna türemiş fiil diyoruz. “Yaprakların hışırtısı, kuşların cıvıltısına karışmış, tatlı bir musıki oluşturmuştu.” cümlesinde altı çizili sözcükler “hışır”, “cıvıl” yansıma sözcüklerine “-tı” eki getirilerek yapılmıştır ve yansımadan türeyen isim oluşturulmuştur. * * * Bazı pekiştirmeli sözcüklerde sözcüğün başına bir hece eklendiği görülür. “Etraf bembeyaz olmuş, göz kamaştırıyordu.” cümlesinde altı çizili sözcük incelendiğinde “beyaz” sözcüğünün ilk hecesinden oluşturulmuş “bem” hecesinin sözcüğün başına geldiğini görüyoruz. Bu bir ek olmadığından sözcük yapım eki almamıştır; yani basittir. Diğer taraftan, Türkçe sondan çekimli bir dildir, ekler daima sözcüğün sonuna eklenir. Bir sözcük sadece kökten türetilmez; gövdelerden de türetilebilir. “Şuralarda bir gözlükçü vardı eskiden.” cümlesinde altı çizili sözcük “göz” isminden “gözlük”, “gözlük” isminden “gözlükçü” olmuştur. Görüldüğü gibi “-lük” eki sözcüğün köküne, “-çü” eki gövdesine eklenmiştir. Elbette sözcük yine türemiş bir isimdir.