Bu edebiyat Recaizade Mahmut Ekrem’in yol göstermesiyle, Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanan gençler tarafından yürütülen bir harekettir. 1895 yılında Tevfik Fikret’in bu derginin yazı işleri müdürlüğüne getirilmesiyle başlar. Bir diğer adı da Edebiyat-ı Cedide olan bu dönemin ana karakteri çağdaş Fransız edebiyatına benzer eserler vermektir. Örnek edindikleri Fransız sanatkarları ise Realist ve Naturalistlerdir. Aynı grubun şiirde yaptığı yenilikler Parnas ve Sembolist şairlerden izler taşır. Servet-i Fünuncular kendilerinden öncekileri Avrupa’yı yeterince takip etmemekle, ilkel ve yetersiz olmakla suçlamışlardır. Divan edebiyatını çoğu kez bilmedikleri için, küçük görüyorlardı. Servet-i Fünuncuların diğer önemli özellikleri ise çok az bir topluluğa seslenebilmeleridir. Gerek dil anlayışları, gerekse sanata bakışları onların bir salon edebiyatı oluşturmalarına neden olmuştur. Bu dönemdeki edebiyat türlerini şu şekilde inceleyebiliriz: ŞİİR Bu dönemin şiir anlayışı Tanzimatçılardan bir hayli farklıdır. Özellikle Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğine büyük değer vermişler, sanat için sanat görüşüyle, şiiri ideolojik bir anlatım yolu olmaktan çıkarmışlardır. İlk kez, Batıdan alınan sone, terzarima gibi nazım biçimlerini kullanmışlardır. Aruzu şiirin vazgeçilmez bir ahenk unsuru olarak görmüşler, çoğu kez bu vezni Divan şairlerinden daha iyi kullanmışlar, onu Türkçeye kolaylıkla uygulamışlardır. Aruzu bir musiki kaynağı olarak gören Servet-i Fünuncular, özellikle serbest müstezat nazım şeklini geliştirmişlerdir. Şiirde kişisel konuların yanında doğa betimlemelerine büyük yer verilmiş, sosyal konulardan uzak durulmuştur. ROMAN VE HİKAYE Servet-i Fünun’un en başarılı olduğu türlerden biri romandır. Batılı romanın kötü bir taklidi olan Tanzimat romanı, bu dönemin romanları yanında sönük kalır. Realizmin etkisi altındaki Servet-i Fünun romanında konular hep İstanbul’da geçer. Bunda, sanatçıların yaşadıkları çevreyi esere yansıtmasının yani eserlerini belli gözlemler sonucunda yazmalarının büyük etkisi vardır. Ancak eserde yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü bir dil kullanmaları, eserlerin geniş halk topluluklarınca okunmasına engel olmuştur. Hikaye alanında da önemli eserler verilmiştir. Anadolu’nun değişik yörelerinin de konu olduğu bu hikayelerde dil daha sadedir. TİYATRO Servet-i Fünuncuların hemen hiç başarılı bir eser vermedikleri tür tiyatrodur. Gerek dil anlayışları, gerek istedikleri sanatın icra edilebileceği bir tiyatro göremeyişleri onları bu dalda eser vermekten uzak tutmuştur. • • • Servet-i Fünunda gelişmiş bir diğer tür ise eleştiridir. Özellikle Hüseyin Cahit siyasi yazılarıyla şimşekleri üzerine çekmiş hatta Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” adlı makalesiyle Servet-i Fünun dergisinin kapanmasına ve Servet-i Fünun edebiyatının bitmesine neden olmuştur.