Türkiye Türkçesinin edebiyat dili haline gelmesinde çok büyük bir yeri olan sanatçı, kullandığı dili, onun en saf ve gerçek kaynağından almış, ana dilimizin en güzel konuşulduğu ev, aile Türkçesini kullanmış, onu kendi sanatkar ruhu ile birleştirip pürüzsüz bir dil haline getirmiştir. Onun ilk şöhreti Kalem adlı mizah dergisinde Kirpi ismiyle yazdığı yazılardır. Oldukça iğneleyici eleştirilerle yüklü bu yazılar, yazarının Anadolu’nun değişik illerine Sinop’a, Çorum’a, Eski Ankara’ya, Bilecik’e sürülmesine neden olmuştur. Buralarda Anadolu’yu ve Anadolu insanını yakından tanıma fırsatını bulan yazar gerçek bir Memleket Hikayeleri yazmıştır. Ankara Hükümeti aleyhine yazdıklarından dolayı Cumhuriyet ilan edilince yurt dışına Hatay’a sürülmüş ve gurbet acısıyla yanan yazar burada eşine az rastlanır bir mükemmellikle Gurbet Hikayeleri’ni yazmıştır. Elbette o sadece hikayeci değildir. İlk roman denemesi olan İstanbul’un İç Yüzü adlı eseri pek başarılı değildir. Hatay’daki sürgün hayatındayken yazdığı “Sürgün” romanı ise oldukça başarılıdır. Bu roman Osmanlı Sultanlarının ve çocuklarıyla birlikte yurt dışına sürülen siyaset kurbanlarının üstün bir roman diliyle örülmüş maceralarıdır. Çete romanı Antakya’nın sarp dağlarında çağlayan bir aşkı anlatır. Eserdeki Kahraman Hatay’ın Türk kalması için mücadele eder. Yezid’in Kızı romanı ise yazarın tabiat tasvirlerine ve portrelere önem verdiği önemli bir aşk romanıdır. Anahtar adlı romanında ise kıskanç bir erkeğin ruh halleri mükemmel bir biçimde anlatılmıştır. Bunlardan başka Refik Halit’in en önemli yazıları hiciv ve mizah türündedir.Başına birçok dert açan bu yazılarını Aydede adlı dergide yayınlamıştır. Bu türdeki yazıları Kirpinin Dedikleri, Deli, Sakın Aldanma - İnanma - Kanma adlarıyla kitaplaştırılmıştır. Yazarın sürgünden döndükten sonra yazdığı Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh adlı romanları ve Kanije Müdafaası adlı tiyatro eseri de vardır.