Realist görüşleri benimseyen şiir akımıdır. Romantizm’e tepki olarak doğmuştur. Romantizm’in aşırı duygusallığına, öznelliğine, abartılı söyleyişlerine karşı çıkan şairler, içe dönük şiir yerine dışa dönük, dış dünyayı nesnel biçimde gözleyip anlatan şiiri tercih etmişlerdi. Akımın Felsefesi “Sanat, sanat içindir.” ilkesini benimseyen Parnasyen (Parnasizmi benimseyen) şairler, şiirde güzelliğin peşine düştüler. Bunlara göre güzellik ancak güzel biçimlerle elde edilebilir. O bakımdan biçim olgunluğuna her şeyin üstünde önem verilmesi, şiirin ahlaksal, siyasal ve toplumsal sorunları anlatan bir araç olmaktan çıkarılıp bir amaç haline getirilmesi sanatın ilk şartıdır. Şiirin güzelliği yararlılığa tercih edilmelidir. Şiirin güzel olması, şiir olmak için yeterlidir. Akımın Konusu Şair şiirde kişisel duygularının ve tutkularının yerine, dış dünyadaki gözlemlerini anlatmalıdır. Bu da doğanın nesnel bir tutumla betimlenmesi demektir. Bunun dışında felsefi düşünceler, hatta bilim ve fenle ilgili görüşler de şiire alınmıştır. Bazen ise geçmiş zaman kişileri, olayları özellikle bilinmeyen egzotik alemler, Çin, Hint, Mısır gibi uzak ülkeler ve onların kültürleri şiire girmiştir. Romantizm’de bir yana bırakılan Yunan ve Latin mitolojisine yeniden dönülmüş, o kültürlerin yok olması karşısındaki üzüntüler anlatılmıştır. Akımın Dil ve Üslubu Sanat sanat içindir, görüşüne uygun olarak, Parnasyen şairler şiirin şekli üzerinde çok durmuşlardır. Nazım şekli, kafiye, ölçü vazgeçilmez öğeler olarak görülmüştür. Sözcük seçimine büyük önem verilmiş, gereksiz sözcük kullanmaktan, hatta verilmek istenen anlamı tam olarak karşılayamayan bir sözcüğün bulunmasından kaçınmışlardır. Betimlemelerde, sözcüklerin betimlenen manzaraya uygun olması, onu çağrıştırması şiir için son derece gerekli görülmüştür. Akımın Temsilcileri Sadece şiirde geçerli olan bu akımı, Teophile Gautier, Theodor de Banville, Leconte de Lisle benimsemiş ve ilk ürünlerini vermişlerdir.