Genç Kalemler dergisindeki yazılarıyla Milli Edebiyatın kurulmasında büyük rol oynayan sanatçı, aynı zamanda realist Türk hikayeciliğinin yerleşmesinde de büyük bir etkiye sahiptir. Edebiyatımızda hikayeciliği meslek edinen ilk sanatçı diyebiliriz Seyfettin için. Onun Türk edebiyatında ?edebiyatsız edebiyat yapmak? amacıyla çalışması, edebiyatı gereksiz söz, şekil ve mecazlarla yüklemeden parlak cümleler kullanmadan yapması o gün için çok yeni bir üsluptur. Seyfettin, hikayelerinde çok değişik konular işlemiştir. Onda sosyal hayatta görülen gülünç huyların eleştirisini yaparak, toplumu iğnelemekten hoşlanan eleştirici bir huy vardır. Hikayelerinin başarılı olanları ise milli duyguları canlandırıcı tarihi hikayelerdir. Ayrıca çocukluk anılarından, Balkanlardaki Türklerin durumundan bahsettiği hikayeleri de vardır. Hikayelerini beklenmeyen sonuçlarla bitirerek okuyucuda iz bırakmak ister. Fikirlerini olaylar arasına dağıtarak kuru didaktizm?den kurtulur. Hikayelerinde kullandığı sade dil, onların her kesimde okunabilmesini sağlamış, gençlerin milli duygularını canlandırmak gayesine yazar böylece ulaşabilmiştir. Seyfettin, Türk milliyetçiliğini savunur ancak bu milliyetçilik kan ve ırk birliği değil ideal birliğidir. Hikayelerinde halk fıkralarına, halkın arifçe sezgilerine büyük bir sevgi duyar. Ömer Seyfettin, hikayelerinin başına bir atasözü koyarak konuyu bir anafikir etrafında toplamaya çalışır. Başını Vermeyen Şehit hikayesinde Peçevi tarihinden alınan bir olay işlenmiştir. Bu hikayenin başında adı geçen tarihten manzum parçalar vardır. Yazar bu hikayede kahramanlık duygusunu işler. Kızılelma Neresi hikayesinde Kanuni?nin gitmek istediği bir yer anlatılır; ancak bunun neresi olduğu belirtilmez. Burada Kızılelma Türk idealinin sembolüdür. Kütük hikayesinde kaleyi fetheden Aslan Bey?in askeri zekası üzerinde durulur. Teke Tek hikayesinde Türklerin fethettiği ülkelerde gösterdiği adalet ve hoşgörü anlatılır. Bu hoşgörüye karşın oraların halkının gösterdiği nankörlük üzerinde durulur. Pembe İncili Kaftan hikayesinde gururlu Safevi hükümdarına elçi giden Muhiddin Çelebi?nin cesareti, gururu, millet sevgisi üzerine yaptığı fedakarlık anlatılır. Bomba hikayesinde Bulgar askerlerinin kendi halkına dahi ne derece zulüm yaptığı anlatılır. Falaka hikayesinde öğrencilik günlerinde karşılaştığı bir olay üzerinde durur. Kaşağı çocukluk döneminde çok etkilendiği bir olayın anlatıldığı hikayedir. Bunlar dışında daha birçok hikayesi olan yazarın şiirleri de vardır. Hatta edebiyat hayatına şiirle başlamıştır. İlk şiirlerinde Servet-i Fünunculardan etkilenerek aruzu kullanmış daha sonra ise heceyle hatta koşma yazmaya kadar gitmiştir. Milli Türk destanlarını manzum olarak yazma çabasında bulunan sanatçı, şairlikte, hikayecilikte olduğu kadar başarılı değildir.