Edebiyatımıza eleştirileriyle büyük bir canlılık getirmiş olan yazar, yeni bir nesir dilinin kurulmasına da öncülük etmiştir. Özellikle yeni sözcükleri savunması yazılarında kullanması, onların yerleşmesini sağlamıştır. O dönemlerde tartışılan konuşma dili mi arı Türkçe mi tartışmalarında o ateşli bir şekilde arı Türkçeyi savunmuştur. Ataç’a göre halk tarafından benimsenmiş olsa bile kökü bilinmeyen bütün sözcükleri Türkçeden atmak gerekir. Dildeki bu arı Türkçe fikrinde Ataç’ın çok samimi olduğunu söylemek güçtür. Çünkü bunun yanında liselere Yunan ve Latin dili derslerinin konmasını ve böylece dilimize bu dillerden sözcük girmesinin sağlanmasını ister. Dolayısıyla onun savaşı yabancı sözcüklere değil Arapça ve Farsça sözcüklere karşıdır. Ataç yazı dilinin halka yaklaşmasını istemez. Ona göre yazarlar halka ulaşmaya çalışmak yerine halka yeni sözcükler öğretmelidir. Hatta bir an önce bütün Arapça, Farsça sözcüklerin karşılıklarının uydurulmasını ister. Yazarın, sağlam bir üslubu vardır. Konuşur gibi yazar, özellikle devrik cümle kullanır. Böylece yazıya akıcılık getirir. Anlatımı rahat ve inandırıcıdır. Yazar, sanat hayatına şiirle başlarsa da onun gücü nesirlerindedir. Özellikle deneme tarzını kullanmış ve bu türde başarılı olmuştur. Yazılarını Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar adlarıyla yayımlamıştır.