Türk edebiyatında açık bir Tükçülüğü ilk defa bir sanat ideali haline getiren Türk şairi Mehmet Emin’dir. Yeni Türk şiirinde sade ve doğal halk dili kullanmayı ülkü edinen şair, Hece ölçüsünü, eski Türk ölçüsü olduğu için tutucu bir ısrarla aruza tercih etmiştir. Türk edebiyatında yeni bir hece ölçüsü cereyanının başlamasına bu yönüyle önderlik etmiş sayılır. Aslında şiirleri tüm ölçü ve uyağa rağmen başarılı sayılamaz. Gayet kuru hatta tekdüze bir söyleyişi vardır. Bu yönüyle edebiyatta yeri olmasa bile edebiyat tarihinde yeri vardır denebilir. Mehmet Emin’in en büyük kusuru halk dilini ve halk ölçüsünü kullandığı halde, geleneksel Türk Halk şiirinin sesini kavramamış olmasıdır. Çünkü onun şiirlerinde ölçü, ahenk sağlayıcı bir unsur olmaktan çok, parmak hesabı denecek kadar basittir. Yoksa koşma, semai gibi halk şiirlerindeki ahengi onda bulamayız. Ses bakımından başarılı olamasa bile söylediği fikirler ve heyecanlar bakımından birçok ses şairinden üstündür. Sanatı; ülküsünü, fikirlerini anlatmakta bir araç olarak kullanmış, her şeyi vatanın yükselmesi uğrunda kullanabileceğini söylemiştir. Mehmet Emin, Arapça, Farsça kelime ve tamlamalara hiç itibar etmemiş, Genç Kalemler’in dil hakkındaki görüşlerini açıklamasından çok önce, böyle bir dili kullanmıştır. Şair, Türk halkının, hakkını ve özgürlüğünü almak için savaştığını, Türk aydınlarının ruhunda Türkçülük aşkının önüne geçilmez bir iman haline geldiğini de görmüştür. Türk şiirinin genç nesilleri onun söyleyişini beğenmiyor; onun söyleyişine özenmiyor; fakat onun söylediklerini daha milli ve daha musıkili bir söyleyişle birleştirerek heyecanla söylüyordu. Şiir ve nesir türlerinde eser veren yazarın Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Dicle Önünde, Turana Doğru, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda adlı şiir kitapları vardır.