AT THE RESTAURANT / LOKANTADA
AT THE RESTAURANT | LOKANTADA |
John: Do you know a good restaurant, Mary? | John: Mary, iyi bir lokanta biliyor musun? |
Mary: Let's go to the Savarin's. | Mary: Savarin'e gidelim. |
They enter the restaurant. A waiter meets them. | Lokantaya girerler. Bir garson onları karşılar. |
John: I want a table for two. Give us a table near the window, please. | John: İki kişilik bir masa istiyorum. Lütfen, bize pencere yanında bir masa verin. |
Waiter: May I take your order? What would you like to drink? | Garson: Siparişlerinizi alabilir miyim? Ne içmek istersiniz? |
John: Mary, would you like to have beer or wine? | John: Mary, bira mı şarap mı içmek istersin? |
Mary: Wine please. | Mary: Şarap, lütfen. |
John: We'll have red wine. | John: Kırmızı şarap içeceğiz. |
Waiter: Would you like an appetizer, first? We have shrimp cocktail, fruit juice and spaghetti. | Garson: Önce bir çerez ister misiniz? Karides kokteyl, meyva suyu ve spagettimiz var. |
John: No, thank you. We'Il not take any appetizers. Have you lentil soup? | John: Hayır, teşekkür ederim. Çerez almayacağız. Mercimek çorbanız var mı? |
Waiter: Yes, sir. | Garson: Evet, efendim. |
John: Two lentil soups, then. | John: Öyleyse, iki mercimek çorbası. |
Waiter: Yes, sir. What would you like as your second course? | Garson: Peki, efendim, ikinci yemek olarak ne arzu ediyorsunuz? |
John: I haven't decided on anything, yet. What would you recommend? | John: Henüz bir şey üzerinde karar vermedim. Ne tavsiye edersiniz? |
Waiter: We have several good meat and chicken dishes, such as, roast beef with fried potatoes | Garson: Çeşitli et ve tavuk yemeklerimiz var: kızarmış patates |
and rice or roast chicken with dressing or grilled steak. | ve pilavlı rosto, veya soslu piliç veya ızgara biftek gibi. |
John: All right, that sounds good. I'll take grilled steak with fried potatoes. What about you, Mary? | John: Peki, bu iyi gibi geliyor. Ben kızarmış patatesli ızgara biftek alacağım. Ya sen, Mary? |
Mary: The same for me, John. | Mary: Benim için de aynı, John. |
Waiter: How do you want your steak, rare, medium or well done? | Garson: Etinizi nasıl istiyorsunuz, az pişmiş mi, orta veya iyice pişmiş mi? |
John: Both well done, please. What kinds of salads have you? | John: ikisi de iyi pişmiş, lütfen. Ne çeşit salatalarınız var? |
Waiter: Green salad with carrot or tomato and cucumber salad. | Garson: Havuçla yeşil salata veya domates, hıyar salatası. |
John: We'll have green salad. | John: Yeşil salata alacağız. |
Waiter: What kind of dressing would you like on your salad, French dressing or Italian dressing? | Garson: Salatanızın üzerine Fransız sosu mu (zeytinyağı, limon), yoksa italyan sosu mu (zeytinyağı, sirke, hardal) istersiniz? |
John: French dressing, please. | John: Fransız sosu, lütfen. |
Waiter: Your steaks will be ready as soon as you finish your soup. | Garson: Çorbanızı bitirir bitirmez biftekleriniz hazır olacak. |
John: What have you for dessert? | John: Tatlı olarak neleriniz var? |
Waiter: We have apple-pie, chocolate pudding, ice-cream, fresh fruits. | Garson: Elmalı tart, krem şokola, dondurma, taze meyvamız var. |
John: Mary, what would you like for dessert? | John: Mary, tatlı olarak ne istiyorsun? |
Mary: I'll decide on that later, John. | Mary: Buna sonra karar vereceğim, John. |
When the meal is over. | Yemek bitince. |
John: The bill, please. | John: Hesap, lütfen. |
Waiter: Immediately, sir. | Garson: Hemen, efendim. |
John: Keep the change. | John: Üstü kalsın. |
Waiter: Thank you sir, and some again. | Garson: Teşekkür ederim, efendim. Gene buyurun. |
COMPLAINTS | ŞİKAYETLER |
This is not what I ordered. | Sipariş ettiğim bu değil. |
I think you have overcharged me. | Galiba benden fazla para istiyorsunuz. |
Take this away, please. | Bunu götürün, lütfen. |
I'd like to speak to the head waiter. | Şef garsonla görüşmek istiyorum. |
l can't drink the soup. It's quite cold. | Çorbayı içemiyorum, çok soğuk. |
The fish is not done. It's still raw. | Balık pişmemiş, henüz çiğ |