Yeryüzündeki en önemli değişim büyük olasılıkla kentlerin ve büyük sanayi kuruluşlarının bulunduğu yerlerde görülüyor. Ocaklardan çıkarılan maden cevheri Dünya’nın kabuğunda büyük delikler oluşmasına yol açıyor, sanayi toplumu, kentlerin yakınlarında büyük çöp dağlarının yükselmesine neden oluyor. Örneğin Münih kentinin ürettiği çöp son 20 yıl içinde iki katına çıkmıştır.
Yeni yerleşim ve yolların yapılmasıyla her yıl değerli tarım toprakları ortadan kalkıyor. Hızla genişleyen ulaşım ağı için yollar, havaalanları, tüneller ve köprüler inşa etmek gerekiyor. Konut bölgeleriyle sanayinin alan gereksinmesi de sürekli bir artış içindedir. Her gün yaklaşık 120 ha’lık bir alanın, yani aşağı yukarı 170 futbol alanı büyüklüğünde bir yerin evler, otoparklar, yollar ve havaalanları yapmak için kullanıldığı hesaplanmıştır.
Kentlerdeki arazi gereksinmesi gittikçe artan bir nüfus yoğunlaşmasına yol açıyor. Arsalar sonuna kadar yapılarla doluyor, yapıların kat sayısı artıyor. Yoğunlaşma koşut olarak kentlerdeki zemin yüzeyinin taşlaşması da yaygınlaşıyor. Bu, gittikçe daha çok toprak parçasının, yağmur sularını alarak zemine aktarmak gibi doğal bir işlevi yerine getirmesi anlamına geliyor. Yağmur suları kanalizasyon borularıyla akarsulara veriliyor, taşkınlara yol açmaları için de önlemler alınması gerekiyor.
Pek çok mimar, yönetici ve bölge plancısı eskiden beri sürekli artan arazi gereksinmesi ile bunun doğuracağı sorunlara çözüm getirmek için çalışmaktadırlar. Bugün ekoloji konusunda bildiklerimiz bize, doğal dengeleri bozmadan büyük ölçekli değişiklikler yapmanın ancak çok büyük bir özenle ve olası bütün etkenlerin hesaba katılmasıyla gerçekleşebileceğini göstermektedir.