THE GERUND / ULAÇ
Ulaçlar, fiilin köküne -ing eklenerek elde edilir ve bir fiil olduğu kadar isim görevini de yapan sözcüklerdir.
walking | yürüme, yürüyüş |
reading | okuma, okuyuş |
speaking | konuşma, konuşuş |
Ulaçlar cümlenin öznesi olarak kullanılabilir.
Swimming is a good sport. | Yüzme iyi bir spordur. |
Walking makes one healthy. | Yürüyüş insanı sağlıklı yapar. |
Smoking is not allowed here. | Burada sigara içmeye izin verilmez. |
Aşağıdaki fiillerden sonra ulaç gelir.
admit | kabul etmek |
avoid | kaçınmak |
delay | geciktirmek |
dislike | hoşlanmamak |
escape | kaçmak |
finish | bitirmek |
imagine | tahayyül etmek |
mind | itirazı olmak, mahzur görmek |
remember | hatırlamak |
risk | tehlikeyi göze almak |
suggest | önermek |
giveup | vazgeçmek |
appreciate | takdir etmek |
consider | planlamak, düşünmek |
deny | inkâr etmek |
enjoy | hoşlanmak |
excuse | bağışlamak |
forgive | bağışlamak |
keep | devam etmek, korumak |
postpone | ertelemek |
prevent | önlemek |
propose | teklif etmek |
resist | direnmek |
stop | durdurmak, kesmek |
understand | anlamak |
I admit breaking the glass. | Bardağı kırdığımı kabul ediyorum. |
We must avoid drinking when we drive. | Araba kullanırken (içki) içmekten kaçınmalıyız. |
Can you deny taking my pen? | Kalemimi aldığını inkâr edebilir misin? |
Please excuse my coming late. | Lütfen geç gelişimi mazur görün. |
We finished writing the letters. | Mektupları yazmayı bitirdik. |
Do you mind opening the wlndow? | Pencerenin açılmasında mahzur görür müsünüz? |
They tried to prevent bleeding. | Kanamayı durdurmaya çalıştılar. |
I remember seeing you at a wedding party. | Sizi bir düğünde gördüğümü hatırlıyorum. |
Bu cümlelerde ulaçların önünde iyelik gösteren şahıs zamiri veya -i/-e halindeki şahıs zamiri kullanılabilir.
Do you mind his joining us? | Bize katılmasında sakınca görür müsünüz? |
Do you mind him joining us? | Bize katılmasında sakınca görür müsünüz? |
Zamirlerin yerinde isim de bulunabilir.
Bunlar da yalın veya iyelik halinde olabilirler.
They forgave the girl's telling lies. | Kızın yalan söyleyişini affettiler. |
They forgave the girl telling lies. | Kızın yalan söyleyişini affettiler. |
Edatlardan sonra ulaçlar
Bir edatı izleyen fiil, ulaç şekline girer, yani -ing alır.
I object to waiting here. | Burada beklemeye itiraz ediyorum. |
I'm afraid of making mistakes. | Hatalar yapmaktan korkuyorum. |
We are looking forward to moving to our new apartment. | Yeni dairemize taşınmayı dört gözle bekliyoruz. |
They kept on watering the plant for a long time. | Bitkiyi uzun süre sulamaya devam ettiler. |
He is not good at swimming. | Yüzmede iyi değildir. |
mind + ulaç
Mind fiili soru ve olumsuz cümlelerde yalnızca ulaçlarla kullanılır.
Soru halinde kullanıldığında kibar bir soru oluşturur.
Would ile birlikte olursa daha kibar bir soru yapılmış olur.
She didn't mind getting up early. | Erken kalkmaya aldırış etmedi. |
Do you mind waiting for a moment? | Biraz beklemenizde sakınca var mı? |
Do you mind his sitting here? | Burada oturmasında sakınca var mı? |
Do you mind not smoking here? | Lütfen burada sigara içmeyin. |
Would you mind coming with me? | Lütfen benimle gelir misiniz? |
mastar ile ulaç farkı
Anlam bakımından yakın da görünseler aynı fiilin mastar haliyle ulaç hali arasında fark vardır.
Ulaç hali daha genel, mastar ise daha özel bir olay ve durum anlamındadır.
Riding is better than driving. (Atla gitme otomobille gitmeden daha iyidir.)
Burada ata binme ve oto sürme genel anlamda söylenmektedir.
Yani her zaman için geçerli bir kanı belirtilmektedir.
We'll haveto drive faot. (Hızlı sürmemiz gerekecek.)
Buradaki "sürmek" eylemi belli bir durum ve zaman için söylenmiştir.
We prefer staying at home. | Evde kalmayı tercih ederiz. (Her zaman için tercihimiz budur.) |
We prefer to stay at home tonight. | Bu akşam evde kalmayı tercih ederiz. (Sadece bu akşam için.) |
Hem mastarlar hem de ulaçlar bir cümlenin öznesi olarak kullanılabilirler.
Climbing trees is not a good exercise for me. | Ağaçlara tırmanma benim için iyi bir egzersiz değildir. |
To climb trees is not a good exercise for me. | Ağaçlara tırmanma benim için iyi bir egzersiz değildir. |
Like fiili ulaçlarla kullanıldığı zaman "hoşlanmak, zevk almak, her zaman için sevmek" anlamını verir.
I like playing tennis. | Tenis oynamayı severim. (Tenis oynamaktan hoşlanırım.) |
I don't like waiting at the busstop. | Otobüs durağında beklemeyi sevmem. |
Like fiili mastarla kullanıldığı zaman "tercih etmek, istemek, uygun bulmak" anlamlarını verir.
I like Dora to learn chess. | Dora'nın satranç öğrenmesini isterim (uygun bulurum). |
He likes to get up early. | Erken kalkmayı tercih eder. |
Remember ve forget fiilleri mastarla kullanılınca başka, isim fiille kullanılınca başka anlam verirler.
I'll remember to bring the bag. | Çantayı getirirmeyi unutmayacağım. |
I don't remember bringing the bag. | Çantayı getirdiğimi hatırlamıyorum. |
Try fiili mastarla "gayret etmek, uğraşmak, çalışmak" anlamını verir.
Ulaçla “denemek” anlamını verir.
They tried to climb the tree. | Ağaca tırmanmaya çalıştılar. |
He tried teaching by cassettes. | Kasetlerle öğretmeyi denedi. |
Stop fiili ulaçla "durdurmak sona erdirmek, bırakmak” anlamını verir.
They'll stop helping us. | Bize yardım etneyi durduracaklar. |
You must stop smoking. | Sigara içmeyi bırakmalısın. |
Mastarla kullanıldığında "durmak" anlamını verir.
She stopped to look in her purse. | Para çantasına bakmak için durdu. |
I stopped to watch the ship. | Gemileri seyretmek için durdum. |