ARTICLES / TANIMLIKLAR
İngilizcede "bir, herhangi bir" anlamına gelen a ve an sözcüklerine "belgisiz tanımlık' denir. A, e, i, o, u sesli harfleriyle veya okunmayan h harfiyle başlayan isimlerin önünde an, diğer durumlarda a belgisiz tanımlığı kullanılır.
A chair | bir sandalye |
An apple | bir elma |
a house | bir ev |
an hour | bir saat |
She is a student. | O bir öğrencidir. |
A cat is an animal. | Bir kedi bir hayvandır. |
Is this a clock? | Bu bir saat midir? |
1. Bir sınıf veya topluluğu belirtmek için tekil isimlerle. A cow is a userful animal. (Bir inek yararlı bir hayvandır.)
A baby needs care. (Bir bebeğin bakıma ihtiyacı vardır.)
2. Meslek isimlerini de kapsayan isimler, dinler, sınıflarla ve isim tamlayıcısı olarak.
He is a doctor. (O bir doktordur.)
He is a Müslim. (O bir Müslümandır.)
3. Bazı ölçü ifadelerinde.
A dozen | bir düzine |
A quarter | bir çeyrek |
A hundred | yüz |
A couple | bir çift |
4. Fiyat, hız, oran ifadelerinde.
25 dollars a metre. | Metresi 25 dolar. |
Four times a month. | Ayda dört kere. |
60 kilometers an hour. | Saatte 60 kilometre. |
5. What ile başlayan ve tekil sayılan bir isimle devam eden ünlem cümlelerinde.
What cold day! (Ne soğuk bir gün!)
6. Bunların dışında çeşitli deyimler içinde a/an yer alır.
as a rule | kural olarak, genellikle |
in a hurry | acele (ile) |
have a headache | başı ağrımak |
have a pain | ağrısı olmak |
have a cold | üşümek |
have a fancy for | istek duymak |
on an average | ortalama olarak |
1. Çoğul isimler önünde.
a cat (bir kedi)
cats (kediler)
2. Water, iron, glass, happiness, death, fear gibi sayılamayan isimlerin önünde
3. Yemek öğünlerinin önünde.
We have breakfast at eight o'clock. (Saat sekizde kahvaltı ederiz.)
İngilizcede the sözcüğüne belgili tanımlık denir.
Bu tanımlık önünde bulunduğu ismin belirli ve bilinen olduğunu gösterir.
Belgili tanımlığın kullanıldığı yerler aşağıdaki gibidir.
1. Dünyada sadece bir tane olan isimler önünde.
the earth | dünya |
the sky | gökyüzü |
the moon | ay |
2. İkinci kez sözü edilen, artık bilinen bir şey durumuna gelen isimler önünde.
I saw a bird. The bird was flying over the house. | Bir kuş gördüm. Kuş evin üzerinde uçuyordu. |
She bought a hat. The hat is in her bag now. | Bir şapka aldı. Şapka şimdi onun çantasındadır. |
3. in, on, under gibi edatlarla yapılmış cümlelerin çoğunda bu edatlar isimler hakkında bilgi verip onları açıkladıkları için bu cümlelerdeki isimlerin önünde.
The chair is in the room. | Sandalye odadadır. |
The boat is under the bridge. | Kayık köprünün altındadır. |
4. En üstunlük derecesindeki sıfatlar ve first, second gibi sıra sıfatları önünde.
This is the widest street in the city. | Şehirde en geniş cadde budur. |
The second house belongs to me. | İkinci ev bana aittir. |
5. Özel isimli deniz, nehir, takımadaları, sıradağlar, çoğul isimli ülkeler, çöller önünde.
The Alps | Alpler |
The Sahara | Sahra |
The Netherlands | Hollanda |
The Antarctic | Antarktika |
The Atlantic | Atlantik |
The U.S.A. | Amerika Birleşik Devletleri |
The Thames | Thames Nehri |
6. Müzik aletleri önünde.
She plays the piano. (O piyano çalar.)
7. Önüne the tanımlığını alan bazı sıfatlar, bir grup insanı gösterir. Bu durumda çoğul fiil kullanılır.
The old | yaşlılar |
The old are easy to please. | Yaşlılar kolay memnun edilirler. |
They made a hospital for the old. | Yaşlılar için bir hastane yaptılar. |
1. Özel bir anlamda kullanılmadıkları takdirde soyut isimlerin önünde the olmaz.
We fear death. | Ölümden korkarız. |
Life is very hard for the poor. | Yoksullar için hayat çok zordur. |
The death of his father made him very unhappy.
(Babasının ölümü onu çok mutsuz etti.)
2. Yemek öğünlerinin isimleri önünde the kullanılmaz.
Breakfast is ready. (Kahvaltı hazırdır.)
3. Genel olarak sözü edilen malzeme isimleriyle the kullanılmaz.
Milk is so cheap in this town. | Bu kasabada süt pek ucuz. |
Butter is made from milk. | Tereyağı sütten yapılır. |
4. Dil isimlerinin önünde the bulunmaz.
Do you speak Turkish? (Türkçe konuşur musunuz?)
5. Home sözcüğü the ile kullanılmaz.
We go home by bus. (Eve (evimize) otobüsle gideriz.)
6. Church, market, college, school, hospital, court, prison, work, sea, bed sözcüklerinin gösterdiği yerlere gidiş, geliş veya oralarda bulunuş bu yerlerin amaçları doğrultusunda yapılıyorsa bunlardan önce the gelmez.
They go to church every Sunday. | Her pazar kiliseye giderler. |
Does Emma go to school? | Emma okula gider mi? |
My father is in hospital. | Babam hastanededir. |
All the workers are at work. | Bütün işçiler iştedir. |
I went to the school to see the headmaster. | Müdürü görmek için okula gittim. |
She went to the bed and took the blankets. | Yatağa gitti ve battaniyeleri aldı. |