Make
Bir işi eylemi yapmak, üretmek , inşaa etmek anlamında kullanılır.
Make cümlelerde ana fiil olarak kullanıldığı gibi tamlama ve deyimlerde de kullanılmaktadır.
Örnekler
I'll make a cake for Anthony's birthday. (Anthony'nin doğum günü için bir kek yapacağım.)
This car was made in France. (Bu araba Fransa'da yapıldı.)
Did you make this table yourself? (Bu masayı kendiniz mi yaptınız?)
Make - do farkı
Do the shopping. ( Birşey üretmiyoruz. sadece eylemi gerçekleştiriyoruz "Alışveriş yapmak")
Make a cake. (Bir şey üretiyoruz. Kek Yapmak)
Do
Tek başına bir fiil olarak nadiren kullanılır ve anlamsal olarak çok genel bir yapmak, etmek anlamı vardır.
Genellikle "do" soru sormak, olumsuz yapmak ve deyim türetmek için bir yardımcı fiil olarak kullanılır.
GENEL EYLEMLER İÇİN "DO"
I want to do something. (Bir şey yapmak isterim.)
What are you doing this evening? (Siz bu akşam ne yapıyorsunuz?)
What can we do? (Biz ne yapabiliriz?)
Do it now! (Şimdi onu yapın!)
İŞ İLE İLİGİLİ DO" KULLANIMI
What do you do? (= What is your job?) (Siz ne iş yaparsınız?)
Who does your shopping? (Alışverişinizi kim yapar?)
I hate doing the washing up. (Çamaşır yıkamaktan nefret ederim.)
Have you done your homework? (Ev ödevinizi yaptınız mı?)
DO | MAKE |
do harm to zarar vermek |
make a bargain pazarlık etmek, indirim yapmak |
do homework ev ödevi yapmak |
make a bed yatak yapmak(toplamak) |
do housework ev işi yapmak |
make a change değiştirmek |
do justice hakkını vermek |
make a choice seçmek |
do kindness iyilik etmek, nezaket etmek |
make a claim bir iddiada bulunmak |
do one’s best birinin elinden geleni yapması |
make a comment yorum yapmak |
do one’s duty bir kimsenin görevini yapması |
make a complaint şikayet etmek |
do one’s hair birinin saçını yapmak |
make a confession itiraf etmek |
do one’s worst birinin elinden gelen kötülüğü yapması |
make a contribution katkıda bulunmak |
do repairs onarmak |
make a copy kopyalamak |
do research araştırma yapmak |
make a criticism eleştiri yapmak |
do right doğru hareket etmek |
make a decision karar vermek |
do sbd a favour bir lütufta bulunmak |
make a declaration demeç vermek |
do someone a good turn birine şans vermek |
make a deduction demeç vermek |
do sth to sbd bir kimseye bir şey yapmak |
make a demand istekte bulunmak |
do the beds yatakları yapmak |
make a description tanımlamak |
do the cooking yemek pişirmek |
make a difference farketmek, farklı olmak |
do the dishes bulaşıkları yıkamak |
make a discovery keşif yapmak |
do the flowers çiçeklere bakmak |
make a disturbance rahatsız etmek |
do the gardening bahçe düzenlemek |
make a fire ateş yakmak |
do the ironing ütü yapmak |
make a fortune servet yapmak |
do the kitchen mutfağı düzene sokmak |
make a fuss telaşa kapılmak |
do the shopping alışveriş yapmak |
make a guess tahmin yapmak |
do the washing up bulaşık yıkamak |
make a habit of sth alışkanlık haline getirmek |
do without sth bir şeyin yokluğuna katlanmak |
make a joke şaka yapmak |
do wonders harikalar yaratmak |
make a journey seyahat etmek |
do work iş yapmak |
make a law yasa yapmak |
do wrong yanlış hareket etmek |
make a loss zarar etmek |
do a deal alışveriş yapmak, iş yapmak |
make a mess karmakarışık etmek |
da a favour bir iyilik yapmak |
make a mistake yanlışlık yapmak |
do a good job iyi bir iş yapmak |
make a name isim yapmak, tanınmak |
do a lesson ders yapmak |
make a noise gürültü etmek |
do a service hizmette bulunmak |
make a nuisance of oneself birinin başını belaya sokmak |
do an examination sınav yapmak |
make a peace with barışmak |
do an exercise bir egzersiz yapmak |
make a phone call telefon etmek |
do an experiment deney yapmak |
make a plan plan yapmak |
do art sanat işi yapmak |
make a profit kar etmek |
do business with sbd bir kimseyle iş yapmak |
make a progress ilerlemek |
do damage to hasar vermek |
make a promise söz vermek |
do good to sbd bir kimseye iyilik etmek |
make a proposal bir teklifte bulunmak |
make a record rekor kırmak |
|
make a remark bir noktayı belirtmek |
|
make a room yer açmak |
|
make a score sayı yapmak, gol atmak |
|
make a sketch ana hatlarıyla çizmek |
|
make a speech bir konuşma yapmak |
|
make a suggestion öneride bulunmak |
|
make a will ricada bulunmak |
|
make a accusation suçlamada bulunmak |
|
make an agreement anlaşma yapmak |
|
make an apology özür dilemek |
|
make an application başvuru yapmak |
|
make an appointment yer ve zaman kararlaştırmak |
|
make an arrangement düzenleme yapmak |
|
make an attempt teşebbüs etmek |
|
make an effort gayret etmek |
|
make an excuse mazeret bildirmek |
|
make an impression izlenim bırakmak |
|
make an inquiry soruşturma yapmak |
|
make an objection itiraz etmek |
|
make an offer bir teklifte bulunmak |
|
make an outline özetini çıkarmak |
|
make angry kızdırmak |
|
make deaf duymamak |
|
make expensive pahalandırmak |
|
make fat şişmanlatmak |
|
make friends dost olmak |
|
make fun of sbd biriyle eğlenmek, alay etmek |
|
make haste acele etmek |
|
make hungry acıktırmak |
|
make impatient sabırsızlaştırmak |
|
make love sevişmek |
|
make married evlendirmek |
|
make money para kazanmak |
|
make music müzik yapmak |
|
make progress ilerleme kaydetmek |
|
make red kızartmak |
|
make sense of anlamı olmak |
|
make speed sürat yapmak |
|
make thin zayıflatmak |
|
make wet ıslatmak |