NOUN CLAUSES / İSİM CÜMLECİKLERİ
İsim cümleciği bir ismin yerini tutan, yani bir isim görevi yapan cümleciktir.
İsim cümlecikleri çoğunlukla that sözcüğü ile başlar.
Ancak what, when, where, who, which gibi sözcükler de isim cümleciklerinin başında yer alabilirler.
I know that you are a teacher. | Biliyorum ki bir öğretmensin. (Bir öğretmen olduğunu biliyorum.) |
She said that it was five o'clock. | Dedi ki saat beşti. (Saatin beş olduğunu söyledi.) |
I learnt that he liked folk music. | Halk müziğini sevdiğini öğrendim. |
She saw that they had closed the shop. | Dükkânı kapadıklarını gördü. |
İsim cümleciği yine fiilin nesnesi durumunda bir soru şeklinde de olabilir.
what I wanted | ne ki istedim (ne istediğimi) |
where she lives | nerede oturduğunu |
how to make cakes | nasıl pasta yapılacağını |
She asked me what I wanted. | Bana ne istediğimi sordu. |
I want to know where she lives. | Nerede oturduğunu bilmek istiyorum. |
Tell me why she is so late. | Bana onun niçin bu kadar geç kaldığını söyle. |
Can he explain why he was among the protestors? | Niçin protestocular arasında olduğunu açıklayabilir mi? |
İsim cümleciği özne olarak da kullanılabilir.
Bu durumda cümlenin başında bulunur.
What you say isn't correct. | Söylediğin doğru değildir. |
Where they worked was not known. | Nerede çalıştıkları bilinmiyordu. |
That ile başlayan isim cümleciğinin özne olarak kullanımı yaygın değildir.
Bu durumda it is sözcükleri ile certain, pity, possible, unfortunate gibi sıfatlardan oluşan bir yapı kullanılır.
it is a pity that you missed the show. | Şovu kaçırmanız yazık. |
it is possible that they misunderstand you. | Seni yanlış anlamaları olası. |
Certain, glad, sure, afraid, sorry gibi sıfatlarla da isim cümleciğinin kullanılışına çok rastlanır.
I'm sure that you will succeed. | Başaracağına eminim. |
He's sorry that he didn't remember you. | Sizi hatırlamadığına üzgün. |
İsim cümleciği önündeki that sözcüğü çoğunlukla atılabilir.
She is sure (that) her son will visit her. | Oğlunun onu ziyaret edeceğinden emindir. |
I told them (that) they were mistaken. | Onlara yanıldıklarını söyledim. |
ADVERB CLAUSES / BELİRTEÇ CÜMLECİKLERİ
clauses of purpose / amaç cümlecikleri
Amaç göstermek için so that veya in order that kullanılır.
İkisinin de anlamı "-me-si için, -sin diye" dir.
Ana cümlenin zamanı geniş/şimdiki zaman ise bağlaçlı kısımda may veya shall, geçmiş zamansa might veya should yer alır.
He comes early so that he can finish the work soon. | İşi çabuk bitirebilsin diye erken gelir. |
He learns French in order that they may send him to France. | Onu Fransa'ya gönderebilirler diye Fransızca öğreniyor. |
Edward worked hard so that he could succeed. | Başarılı olabilsin diye Edward çok çalıştı. |
I climbed the tree so that l could see their garden. | Onların bahçesini görebileyim diye ağaca tırmandım. |
We shouted loudly in order that they might hear us. | Bizi duyabilsinler diye yüksek sesle bağırdık. |
clauses of comparison / karşılaştırma cümlecikleri
Karşılaştırma cümlecikleri as... as ve than ile yapılır.
Cümlenin olumsuz olması halinde ilk as yerine so kullanılabilir.
She can't walk so fast as the others. | Diğerleri kadar hızlı yürüyemez. |
They'll answer the questions as quickly as a computer. | Sorulara bir bilgisayar kadar çabuk yanıt verecekler. |
He understands better than his friends. | Arkadaşlarından daha iyi anlar. |