Bağlaç - Conjunction
Bağlaçlar sözcükleri veya cümlecikleri birbirlerine bağlayan sözcüklerdir.
İngilizcede iki tür bağlaç vardır.
A. co-ordinating conjunctions / düzenleme bağlaçları
1. And ve bu grupta olan diğer bağlaçlar eşit değerde cümlecikleri birleştirerek tek bir cümle halinde toplarlar.
She opened the window and threw the box out. | Pencereyi açtı ve kutuyu dışarı attı. |
We ate apples, pears, bananas and grapes. | Elmalar, armutlar, muzlar ve üzümler yedik. |
Emir cümlelerinde aşağıdaki gibi bir anlam verir.
Come and take the plates. Gel ve tabakları al.
Bu gruptan diğer bağlaçlar şunlardır:
both ... and, as well as, and also, not only ... also
They are both big and heavy. | Onlar hem büyük hem ağırdır. |
She is not only a good mother; she is also a good friend. | Sadece iyi bir anne değil, iyi bir arkadaştır da. |
2. But karşıtlık gösteren bir bağlaçtır, ilk cümlecikte söylenen şeye ikinci cümlecik uyumsuzluk gösteriyorsa ikisi arasında but kullanılır.
She is thin but strong. | Zayıftır ama kuvvetlidir. |
We came late but worked hard and finished the work in time. | Geç geldik fakat çok çalıştık ve işi vaktinden önce bitirdik. |
Bu gruptan olan despite, yet, still, however, notwithstanding, in spite of bağlaçları da but gibi kullanılırlar.
She is very active in spite of her age. | Yaşına rağmen çok aktiftir. |
We are ali tired, yet we'll be glad to help you. | Hepimiz yorgunuz, yine de size yardım etmekten memnuniyet duyarız. |
3. Or bağlacı bir seçme veya tahmin belirtir.
You must wear a sweater or a pullover. | Bir süveter veya kazak giymelisiniz. |
She can choose a book or a postcard. | Bir kitap veya bir kartpostal seçebilir. |
either... or = ya ... ya da
She is either a nurse or a teacher. | O ya bir hemşire ya da bir öğretmendir. |
We can either wait here or go to his house. | Ya burada bekleyebilir ya da onun evine gidebiliriz. |
I don't like either football or basketball. | Futbolu da basketbolu da sevmem. |
neither... nor = ne ... ne de
She is neither clever nor beautiful. | O ne akıllı ne de güzeldir. |
We ate neither bread nor meat. | Ne ekmek ne de et yedik. |
Söylenen sözlere yapılan eklemeler konusunda görüldüğü gibi either, neither ve nor ek söz olarak da kullanılır.
She didn't see me and l didn't see her either. | O beni görmedi, ben de onu görmedim. |
He didn't come and neither did his girl friend. | O gelmedi, kız arkadaşı da gelmedi. |
I can't help you, nor can the others. | Sana yardım edemem, diğerleri de edemez. |
4. So bağlacı sonuç gösterir.
it is cold so you must put on your coat. | Hava soğuk, bu yüzden ceketini giymelisin. |
We are late so we'll wait here. | Geç kaldık, bu yüzden burada bekleyeceğiz. |
Bu gruptaki diğer bağlaçlar therefore, thus, consequently, so that sözcükleridir.
It was cold, therefore we put some more wood in the stove. | Hava soğuktu, bu yüzden sobaya biraz daha odun koyduk. |
We walked slowly, thus we missed the bus. | Yavaş yürüdük, bu yüzden otobüsü kaçırdık. |
Subordinating conjunctions / uyum bağlaçları
1. İsim cümlecikleri yapımında en çok kullanılan sözcük that tir.
Aşağıdaki örneklerde that ile başlayan bölüm bir isim cümleciğidir.
Bu cümlecik that bağlacı ile önünde ki ana cümleye bağlanmaktadır.
We know that you're a good cook. İyi bir aşçı olduğunuzu biliyoruz.
Bu tip isim cümleciklerini daha iyi anlamak için ana cümleden ayrı olarak görmek istersek,
that he is a teacher | ki o bir öğretmendir (onun bir öğretmen olduğunu) |
that the house was burning | evin yandığını |
They say that he is a teacher. | Bir öğretmen olduğunu söylerler. |
I'm sure that alcohol is harmful. | Alkolün zararlı olduğundan eminim. |
Bu cümlelerde that bağlacı çoğu zaman kullanılmaz.
Bu durumda cümlenin anlamı bozulmaz.
She says she is a teacher of English. | Bir ingilizce öğretmeni olduğunu söyler. |
I think this house belongs to them. | Sanırım bu ev onlara aittir. |
2. Belirteç cümleciklerinin yapımında ve aynı zamanda onları ana cümleye bağlamada kullanılan bağlaçlar şunlardır:
a. zaman cümleciklerinde: when, whenever, as soon as, immediately, directly. as, while, as long as, until, till, before, after, since
We must be at the station when the train comes. | Tren geldiğinde istasyonda olmalıyız. |
She began to run as soon as she saw me. | Beni görür görmez koşmaya başladı. |
b. neden cümleciklerinde: because, since, as, now that
You couldn't have breakfast because you got up late.
Geç kalktığın için kahvaltı edemedin.
c. koşul cümleciklerinde, if, unless, provided that, supposing that
She would give you the book if you wanted. | İstesen kitabı verirdi. |
You can't catch the bus unless you run to the bus stop. | Otobüs durağına koşmazsan otobüse yetişemezsin. |
d. tarz cümlelerinde: as, as though, as if
She'll clean the house as you wish. | Evi arzu ettiğiniz şekilde temizleyecek. |
Do as I say. | Söylediğim gibi yap. |
e. yer cümleciklerinde: where, wherever
You must go where they go. | Onların gittiği yere gitmelisin. |
You must go wherever they go. | Onlar her nereye gitse gitmelisin. |
f. maksat cümleciklerinde: in order that, so, so that, in case, for fear, lest.
They have a sale so that people buy everything cheaply. | Halk her şeyi ucuzca alsın diye ucuzluk yaparlar. |
Take another towel in case the old öne gets dirty. | Eskisinin kirlenmesi halinde başka bir havlu al. |
g. sonuç cümleciklerinde: so ... that, such ... that
She is so old that she can't walk there.
O kadar yaşlıdır ki oraya yürüyemez.
h. kabul ediş cümleciklerinde: although, even though, though, even if, however, what ever
He accepted the money although it was too liftle for his work. | Onun işi için çok az olduğu halde parayı kabul etti. |
You must do whatever they say. | Her ne deseler yapmalısınız. |
i. karşılaştırma cümleciklerinde: like, as well as, as ... as, not so ... as more (-er) ... than, the... the
Her husband is like a servant. | Kocası bir uşak gibidir. |
She speaks English as well as her father. | Babası kadar ingilizce konuşur. |
The apples are more expensive than the oranges. | Elmalar portakallardan daha pahalıdır. |
birkaç önemli bağlaç üzerinde açıklamalar
for - because
Anlam bakımından birbirleriyle pek yakındırlar ve çoğu zaman birinin yerine diğeri kullanılabilir.
For için "zira", because için "çünkü, -dığı için" karşılığı uygun olur.
She was dying, for she had taken too many sleeping pills.
Ölüyordu, çünkü pek çok uyku hapı almıştı.
For sözcüğü bağ olarak cümlenin başında kullanılamaz. Because ise cümle başında yer alabilir.
We get up early, for the school bus comes at eight. | Erken kalkarız, çünkü okul otobüsü sekizde gelir. |
She learns quickly because her father is English. | O çabuk öğrenir, çünkü babası ingilizdir. |
Because we missed the bus we couldn't see the film. | Otobüsü kaçırdığımız için filmi göremedik. |
like - as
Her ikisi de "gibi" anlamına gelen bu sözcüklerden ilki bir edat olduğu için kendisinden sonra bir isim veya zamir gelir.
Like sözcüğü bağlaç olmadığından cümlecik başlatamaz, bunun yerine as kullanılır.
She can't sing like Mary. | Mary gibi şarkı söyleyemez. |
I didn't see anybody like him. | Onun gibi kimse görmedim. |
We don't cook this meal as they do. | Bu yemeği onların yaptığı gibi pişirmeyiz. |
As bir edat olarak "olarak" anlamında kullanılır.
As a teacher he is very successful. Bir öğretmen olarak çok başarılıdır.
Bağlaç - Conjunction
albeit | de olsa |
although | diği halde |
and | ve |
as | irken |
because | çünkü |
but | fakat |
if | eğer |
lest | mesin diye |
nor | ne de |
or | yoksa |
so | bu yüzden |
still | bunula beraber |
than | den |
though | diği halde |
unless | mezse |
whence | nereden |
whenever | diğinde |
whensoever | ne zaman |
whereas | oysa |
whereby | onunla |
wherein | Sıfat olarak kullanılan yancümlenin başında bulun |
whereof | Sıfat olarak kullanılan yancümlenin başında bulunu |
whereupon | bunun üzerine |
wherever | Zarf olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur |
wherewith | onun vasıtasıyla |
whether | mek veya memek |
while | iken |
whilst | ken |