Birinci Yeni, başka adıyla Garip Akımı, şiirselliği ve geleneksel kuralları, baştacı edilenleri yadsıyarak şiirde halka ve yalına yönelen, biçim, öz, söyleyiş yenilikleri getirmişti. Ne var ki yaklaşık on yıl sonra, şiirde, şiirsellik, duyarlık, duygu, düşlem ve imge aranır oldu. Batı’da geliştirilen “soyut”, “imgesel” benzeri niteliklerle yazmak gibi yeni arayışlara gidildi. Bu, İkinci Yeni’nin doğmasına zemin hazırladı. Bu şiirin temsilcilerinden olan İlhan Berk şiirin özelliklerini şöyle açıklamaktadır. “Şiirin ögelerini, ilkelerini saptamak, kendi ilkelerinin dışındaki bütün öbür araçları atmak, şiiri şiir olarak düşünmek, İkinci Yeni Şiir, ilk bunu düşünüyor.” “Şimdiye değin anlamın bir yönü biliniyordu: Akla bağlılık. Oysa şiirin en yüce ögesi aklı allakbullak etmesi, onu yıkmasıdır.” Bu şiirin diğer bir temsilcisi Edip Cansever ise: “Şiirin değeri okuyucunun çağrışım gücüne bağlı olmalı.” der. Ece Ayhan ise İkinci Yeni’nin ne yapmak istediğini şöyle özetler: “İkinci cepheyi açmak, akıl dışında da bir anlam olduğunu savunmak, şiirin kuralları konusunda yıkıcı davranmak, anlamsızlığın anlamına doğru gitmek. Bu gerçekleri dil kurallarıyla sınırlayamadığımız için dili aşmak, kelimeleri anlamından kurtararak, yeni özün sonucu olan yeni biçimi, yeni biçimin de zorunlu sonucu olan yeni özü getirmek.” Başlangıçta bir topluluk olarak ortaya çıkmayan, bildirgesi bulunmayan, dahası kimi ilkeler üzerinde birleşmeden yalnızca Birinci Yeni’yi yeterli görmeyerek şiirde, herbirinin kendi aradığını gözettiği bu şairleri bir ad altında toplamak gerekiyordu; İkinci Yeni adı bulundu. Bu grup çok uzun soluklu olmadıysa da, geniş okuyucu bulamadıysa da Türk şiirine yeni boyutlar kazandırdı. Temsilcileri ise İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreyya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç’tur.