Canlı ve cansız doğa, insanların kendi gereksinmelerini karşılamak amacıyla doğrudan ya da işleyerek kullandıkları çok sayıda maddeyi içerir. Bunlar arasında su, yiyecekler, mineraller, ve yakıtlar vardır. Bu hammaddenin değeri, elde edilebilirliğine ve ona duyulan gereksinmeye göre belirlenir. Buna son zamanlarda bir de, ekolojik açıdan elverişli olup olmaması eklenmiştir. Bugünkü bilimsel verilere göre önemli hammaddelerin hiçbiri yakın bir gelecekte tükenme tehlikesiyle karşı karşıya değildir. 1973’te yaşanan petrol bunalımı gibi yapay sıkıntılar ve hammadde elde etme yöntemlerinin doğal çevreye verdiği zararlar, günümüzde hammaddelerin daha bilinçli ve tutumlu bir biçimde üretilip işlenmesi sonucunu doğurmuştur.
Hammaddeler ikiye ayrılır. Bunlardan biri, kendilerini yenileyebilen kaynaklardan, çoğunlukla da canlı doğadan elde edilenlerdir. Kendilerini yenileyemeyenler ise daha çok cansız doğadan elde edilir. Uranyum, fosfatlar, demir, bakır, altın ve fosil kökenli yakıtlar, yani kömür, petrol ve doğal gaz bunlardandır. Bu hammaddeler yerkürenin tarihinde uzun zaman süreleri içinde oluşmuşlardır ve kullanılıp tükendikleri zaman da bizim için tümüyle yitirilmiş olacaklardır.
Yiyecekler gibi kendilerinin yenileyebilen maddelerin yetişmesi için, olabildiğince kirlenmemiş bir çevre gereklidir. Verimli topraklar, sular ve Güneş ışınları yeryüzüne eşit olarak dağılmadığı için, yiyeceklerin dağılımı da eşitsizdir. Bugün dünyadaki yiyecek maddesi üretimi tüm insan nüfusuna yetecek kadar olmakla birlikte, günde yaklaşık 10 bin kişi az beslenme nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bunun yanı sıra bazı yerlerde yetiştirilen yiyeceklerde etkili bir biçimde kullanılamıyor. Sanayi ülkelerinde 1 kg sığır eti elde etmek için yem olarak 10 kg tahıl kullanılır. Yeryüzünün 2/3’ünü oluşturan denizlerden de yiyecek kaynağı olarak yeterince yararlanılamamakta ya da tek yönlü yararlanılmaktadır. 1988’de bütün dünyada 91,5 milyon ton balık avlandığı hesaplanmıştır. Buna karşılık aynı yıl içinde ki et üretimi 162,2 milyon tondur.
Kendini yenileyen hammaddeler arasında, sanayide kullanılan pamuk, yün, ipek, deri ve kürkler gibi ürünler de bulunur. Özellikle bu maddeler yoksul ülkeler için önemli bir gelir kaynağı oluşturur.Hindistancevizinin yağ içeren etli bölümü kopra, Büyük Okyanus’un güneyindeki pek çok küçük devlet için uzun süre önemli gelir kaynağı olarak kalmıştır.
Su da aslında kendini yenileyen bir madde sayılabilir. Ama büyük göllerin bile kendilerini kurtaramadığı yaygın bir kirlenme süreci, suyun kullanım alanını daraltmaktadır. Bazı yöreler ise uygun olmayan su kullanımı nedeniyle sözcüğün tan anlamıyla kurumaktadır.
Uygarlığın gelişmesi için gerekli minerallerin ve fosil kökenli yakıtların kazanılması, bazen çok zor ve pahalı yöntemlerle gerçekleştirilir. Mineral kökenli bir hammaddenin çıkarılmaya değer olup olmadığının belirlenmesi pek çok etkene bağlıdır. Bunlar arasında, söz konusu rezervin yeterli olup olmadığı, çağdaş teknolojinin uygulanıp uygulanamayacağı, eğitilmiş iş gücünün bulunup bulunmadığı ve satış olanağının olup olmadığı gibi etkenler vardır. 1080’lerde talep yüksek olduğu için, en küçük madenlerde bile altın çıkarma çalışmaları yapılmıştır. Krom ve molibden gibi bazı madenler ise ancak çelik üretiminde belirli bir noktaya ulaşılmasından sonra üretilmeye değer bulunmuştur.