Minicik bir fare yavrusu yuvadan ayrılıp çevreyi ilk kez dolaşmaya çıkmıştı. Döndüğünde gördüklerini annesine anlatmaya başladı:
- Anneciğim, görsen neler gördüm ben bugün...Bize pek benzemiyorlardı ama, oldukça ilginçtiler. Birisi,uysal ve terbiyeli, ötekisi ise zıpırın tekiydi. Çok korkuttu beni. Arada bir tüylü kollarım uçmak ister gibi oynatıyor, "kukuri ku!" diye tuhaf sesler çıkartıyordu. Tepesinde kırmızı bir et parçası asılıydı. Kuyruğu bir soru işaretini andırıyordu. Uysal ve terbiyeli olanın yanına sokuldum. Beni görür görmez, öyle sevindi ki, gözleri parladı, bıyıkları dimdik oldu! 0 sırada kırmızı tepeli, kuyruğu soru işaretine benzeyen yaratık kollarını oynatarak ve "gok! gok!" diye bir gürültü koparınca, korkup hemen kaçtım oradan!..
Annesi:
- Oğlum, dedi. 0 beğenmediğin çirkin yaratık iyi ki seni ürkütüp kaçırttı. Yoksa, o uysal, efendi görünümlü yaratığa yem olabilirdin.. Çünkü o, kedi denilen yaratıktır. Sen onun görünüşüne aldanma... Gerçi akrabamız sayılır, ama, kurnaz, iki yüzlü, canavarın biridir o!.. Ötekine gelince, hiç. de ,sandığın gibi değildir. Yemek dolaplarında belki onun etme bile rastlarız bir gün... Sen asıl kediden kork, ondan uzak dur,emi?
İnsanların dış görünüşüne ve sahte tavırlarına aldanmayıp, hal ve gidişlerine göre onları değerlendirmeliyiz.