BUYING CLOTHES / GİYECEK ALIŞVERİŞİ
BUYING CLOTHES | GİYECEK ALIŞVERİŞİ |
At a department store: | Büyük mağazada: |
Sales assistant: Good morning! Can l help you. madam? | Tezgahtar: Günaydın! Size yardım edebilir miyim, bayan? |
Customer: Good morning! I want to, buy a dress for myself. | Müşteri: Günaydın! Kendim için bir elbise almak istiyorum. |
Sales assistant: What size do you wear? | Tezgahtar: Kaç beden giyiyorsunuz? |
Customer: Size 44. | Müşteri: 44 beden. |
Sales assistant: Would you like a simple dress? | Tezgahtar: Sade bir elbise mi istiyorsunuz? |
Customer: Yes, an everyday dress, please. | Müşteri: Evet, gündelik bir elbise, lütfen. |
She brings several dresses. | Bir kaç elbise getirir. |
Customer: I tike this one with the U-neckline. | Müşteri: Yuvarlak yakalı olanı beğeniyorum. |
Sales assistant: it's very pretty, madam. | Tezgahtar: Çok güze!, hanımefendi. |
Customer: Can I try it on? | Müşteri: Prova edebilir miyim? |
Sales assistant: Yes, certainly, the changing rooms are over there, madam. | Tezgahtar: Evet, tabii, prova odaları bu tarafta, hanımefendi. |
Customer: The skirt is too long for me. The sleeves are a little short, too. | Müşteri: Etek bana göre çok uzun. Kollar da biraz kısa. |
Sales assistant: We can make the necessary alterations. You look very smart in that dress, madam. | Tezgahtar: Gerekli düzeltmeleri yapabiliriz. Bu elbiseyle çok şık görünüyorsunuz, hanımefendi. |
Its colour matches your hair. | Onun rengi saçınıza uyuyor. |
Customer: Are the alterations included in the price? | Müşteri: Düzeltmeler fiyata dahil mi? |
Sales assistant: Yes, madam. | Tezgahtar: Evet, hanımefendi. |
Customer: Does it wash well? | Müşteri: Yıkanabilir mi? |
Sales assistant: Yes, of course, madam. It's made of pure wool. Only, wash it carefully in warm water. | Tezgahtar: Evet, tabii, hanımefendi. Saf yünden yapılmıştır. Yalnız ılık su ile dikkatli yıkayın. |
Customer: How much does it cost? | Müşteri: Fiyatı ne kadar? |
Sales assistant: 150 Francs. | Tezgahtar: 150 Frank. |
Customer: Thank you. I'll buy it. | Müşteri: Teşekkür ederim. Onu alacağım. |
A young girl comes into the store. | Mağazaya genç bir kız girer. |
Vera: I'm looking for a blouse. | Vera: Bir bluz istiyorum. |
Sales assistant: What kind of material do you prefer? We have cotton, dacron, and silk blouses. | Tezgahtar: Ne çeşit kumaş tercih edersiniz? Pamuklu, dakron ve ipek bluzlarımız var. |
Vera: I want a patterned navy blue silk blouse. | Vera: Koyu mavi emprime ipek bir bluz istiyorum. |
The assistant shows her a few blouses. | Tezgahtar ona birkaç bluz gösterir. |
Vera: This is not exactly what I'm looking for. I want a longer blouse with a belt. | Vera: Bu tam benim aradığım değil. Kemerli, daha uzun bir bluz istiyorum. |
Sales assistant: I'll show you different styles. Do you like this one? | Tezgahtar: Size değişik modeller göstereceğim. Bunu beğeniyor musunuz? |
Its style is modern. This year dacron blouses are out of fashion. | Yeni bir model. Bu yıl dakron bluzların modası yok. |
Vera: Yes, I like it. Is it real silk? | Vera: Evet, onu beğendim. Hakiki ipek mi? |
Sales assistant: Yes, madam. It's genuine silk.It's a little more expensive than the other one. But its qualily is betler. | Tezgahtar: Evet, hanımefendi. Hakiki ipektir. Öbüründen biraz daha pahalı. Ama kalitesi daha iyi. |
It's something very special. | O çok özel bir şeydir. |
Vera: How much does it cost? | Vera: Fiyatı ne kadar? |
Sales assistant: it costs 100 Francs. | Tezgahtar: 100 Frank. |
Vera: Will it wash? | Vera: Yıkanabilir mi? |
Sales assistant: No, it needs dry-cleaning. | Tezgahtar: Hayır, kuru temizleme ister. |
Vera: May I try it on? | Vera: Prova edebilir miyim? |
Sales assistant: Yes, of course. | Tezgahtar: Evet, tabii. |
Vera: it fits perfectly. I'll buy it. | Vera: Çok iyi uyuyor. Onu alacağım. |
Mr X: Where is the Men's Department? | Mr X: Erkek dairesi ne tarafta? |
Sales assistant: On the second floor, Sir. | Tezgahtar: İkinci katta, efendim. |
Sales assistant: May I help you, Sir? | Tezgahtar: Size yardım edebilir miyim, efendim? |
Mr X: Can you show me the coats in the sale, please? | Mr X: Bana ucuzluktaki ceketleri gösterebilir misiniz, lütfen? |
Sales assistant: Come this way, please. What size do you wear? | Tezgahtar: Lütfen, bu tarafa gelin. Kaç beden giyiyorsunuz? |
Mr X: Size 52, please. | Mr X: 52 beden, lütfen. |
He puts the coat on. | Ceketi giyer. |
Sales assistant: Does it fit you, Sir? | Tezgahtar: Üzerinize iyi geldi mi, efendim? |
Mr X: The shoulders are too tight. Have you the same coat in a bigger size? | Mr X: Omuzlar çok dar. Aynı ceketin daha büyük bedeni var mı? |
Sales assistant: No, I'm sorry. We have only this one left. Would you like anything else, Sir? | Tezgahtar: Maalesef, yok. Sadece bu kaldı. Başka bir şey istiyor musunuz, efendim? |
Mr X: I need a pair of shoes, size 41. | Mr X: Bir çift 41 numara ayakkabıya ihtiyacım var. |
Sales assistant: Would you like them in suede or leather? | Tezgahtar: Süet mi deri mi istiyorsunuz? |
Mr X: Light brown suede with thin rubber soles, please. | Mr X: İnce lastik altlı, açık kahverengi süet, lütfen. |
He puts on the shoes. | Ayakkabıları giyer. |
Sales assistant: Are they comfortable, Sir? | Tezgahtar: Onlar rahat mı, efendim? |
Mr X: Yes, they are. How much do they cost? | Mr X: Evet, rahat. Fiyatı ne kadar? |
Sales assistant: 120 Francs. | Tezgahtar: 120 Frank. |
Mr X: Do you accept cheques? | Mr X: Çek kabul ediyor musunuz? |
Sales assistant: Yes. | Tezgahtar: Evet. |
Mr X: I'll pay for them by cheque, then. | Mr X: Öyle ise onları çek ile ödeyeceğim. |
Sales assistant: Thank you, Sir. Good-bye. | Tezgahtar: Teşekkür ederim, efendim. Güle güle. |
Mr X: Good-bye. | Mr X: Allahaısmarladık. |