Çeşitli etkiler nedeniyle sürekli yeni yaşam koşulları ortaya çıktığından, toplumlar ve kültürler de sürekli bir değişim içindeler. Bu değişim bazen yavaş yavaş gerçekleşiyor, bazen de bir patlama biçiminde olabiliyor. Pek çok toplum için Batı kültürü ve ona baplı olan maddesel ve teknik üstünlükle karşılaşmak, varlıklarını tehdit eden bir şok etkisi yapıyor, çünkü bu onların geleneksel toplum yapısının sorgulanmasına yol açıyor. Bu da hangi yöne gideceğini bilememek, kişiliğini ve kendine güvenini yitirmek gibi sonuçlara neden olabiliyor.
Güçlü toplumsal değişimler genellikle iç politikada ve toplumsal örgütlenmede yeni oluşumlara yol açıyor. Bunun bir örneği önemli toplumsal gerilimlere neden olan sanayileşmenin sonucunda işçi sendikalarının ortaya çıkması.
Her toplum mutlaka bir devlet kurmuyor. Bugün devletlerin tarihsel açıdan daha geç bir dönemde ortaya çıktığı biliniyor. İlk devletler günümüzde yaklaşık 5-6 bin yıl önce Mısır’da ve Güneydoğu Asya’da ortaya çıkmış. Devlet toplumsal örgütlenmenin özel bir biçimi, bir bakıma toplumsal ve tarihsel süreçlerin bir bileşeni. Devleti olmayan sürekli ya da geçici hiçbir merkezi yönetim biçimi tanımayan, toplumsal gücün toplanması yerine dağılmasını yeğleyen topluluklara geçmişte olduğu gibi bugün de rastlanıyor.