Yüksek dağlarda bitki örtüsüne göre beş ayrı bölge ayırt edilir: En altta yer alan düzlükler, 600 m’ye kadar olan yükseltiler, 600-1.400 m arasındaki dağlar, 1.400 m’den orman sınırı olan 1.800 – 2.400 m’ye kadar uzanan Alp altı çayırlar, orman sınırının üzerinde başlayan ve kar sınırına kadar uzanan Alp tipi çayırlar. Bu bölgeler birbirinden kesin sınırlarla ayrılmadığından aralarında geçiş bölgeleri yer alır.
Bu değişik arazi parçaları pek çok bitki ve hayvan için yaşama ortamları oluşturur. Bitkiler çeşitli biçimlerde kendilerini yüksekliğe uydurmuşlardır. Örneğin, bitkilerin bir araya gelerek yastık biçiminde kümeler oluşturmaları da iç sıcaklığın dışardan 10-15 derece daha yüksek olmasını sağlar. Cüceleşme bitkilerin morötesi ışınların zararlı etkilerinden korunmalarını sağlarken, yaprakların tüylenmesi ve rulo biçiminde kıvrılması kurumayı önlemektedir. Yüksek dağlardaki bitkilere şakayla karışık “yüzükoyun bitkileri” denmesinin nedeni, onları inceleyen botanikçileri yere yatmak zorunda bırakacak kadar bodur olmalarıdır.
Yüksek dağlarda yetişen bitkiler kısa süren sıcak mevsimden tam olarak yararlanır. Örneğin, 4.275 m yükseklikte yaşama başarısını gösteren karşakayığı karın erimesini izleyen beş gün içinde çiçek açar ve iki hafta sonra da tohumları olgunlaşır. Dağların en yüksek kesimlerinde ise yalnızca yosunlar ve –24 derecede bile fotosentez yapabilen likenler yetişebilir. Dağların yüksek kesimlerinde bitkilerin yanı sıra pek çok hayvan da yaşar. Bunların başında kışları tüyleri tümüyle beyazlaşan kartavuğu ve kartavşanı ile yeryüzünün en uzun kış uykusuna (8-10 ay) yatan dağ sıçanları gelir.