AT TEA TIME / ÇAY SAATİ
AT TEA TIME | ÇAY SAATİ |
Sue: Would you like a cup of tea or coffe? | Sue: Bir fincan çay mı yoksa kahve mi istersiniz? |
Jane: A cup of tea, please. | Jane: Bir fincan çay, lütfen. |
Sue: Do you take it with milk and sugar? | Sue: Onu (çayı) sütlü ve şekerli mi içersin? |
Jane: Very little milk and just a spoonful of sugar, please. | Jane: Çok az süt ve sadece bir kaşık şeker, lütfen. |
Sue: How about you, Sandy? | Sue: Ya sen, Sandy? |
Sandy: Only two lumps of sugar for me, Sue. | Sandy: Sue, bana sadece iki kesme şeker. |
Sue: Would you like some more cake? | Sue: Biraz daha pasta ister misin? |
Jane: Oh, yes! I’m very hungry. | Jane: Ooo... evet! Çok açım. |
Sandy : No, thank you. I’m on a diet. | Sandy: Hayır, teşekkür ederim. Perhizdeyim. |
Sue: I'll give you a very thin slice of cake. | Sue: Sana çok ince bir dilim pasta vereceğim. |
Sandy: Ali right, but a very tiny one, please. | Sandy: Peki, ama çok ufak bir parça, lütfen. |
Sue offers them biscuits. | Sue onlara bisküvi ikram eder. |
Sue: I made the biscuits myself. Please, help yourself. | Sue: Bisküvileri kendim yaptım. Lütfen, buyurun. |
Jane: Oh! They are delicious! Give me the recipe, Sue, would like to try it. | Jane: Ooo!... Onlar çok lezzetli! Sue, bana tarifini ver. Onu denemek istiyorum. |
Sue: Here is the recipe: | Sue: İşte tarifi: |
4 eggs, 1 cup of flour, | 4 yumurta, 1 fincan un, |
2 cups of sugar, | 2 fincan şeker, |
3 spoonfuls of cocoa, | 3 kaşık kakao. |
a pinch of baking powder. | bir tutam kabartma tozu. |
Stir them thoroughly. Bake it in the oven for half an hour. it is very easy. | Onları iyice karıştırın. Yarım saat fırında pişirin. Çok kolay. |
Sandy: Jane, have you heard that Margaret and Paul White are getting a divorce? | Sandy: Jane, Margaret ve Paul White'in boşanacaklarını duydun mu? |
Jane : Yes, I was very sorry when I heard it. Poor Margaret! | Jane: Evet, duyunca çok üzüldüm. Zavallı Margaret! |
Jane: Sue, why did you give up your job? | Jane: Sue, neden işini bıraktın! |
Sue: I have so much work to do at home. It's very difficult to find any help these days. | Sue: Evde yapılacak o kadar çok işim var. Bu günlerde yardımcı bulmak çok güç. |
Sandy: It's already 6 o'clock. I have to go now, Sue. My husband will come home early this evening. | Sandy: Saat altı olmuş bile. Şimdi gitmem lazım, Sue. Kocam bu akşam eve erken gelecek. |
Sue: Bye, honey. See you soon. | Sue: Güle güle, canım. Yakında görüşmek üzere. |
Jane: Sue, are you free tomorrow morning? Perhaps we could go shopping together. | Jane: Sue, yarın sabah serbest misin? Belki beraber alışverişe gidebiliriz. |
Sue: Yes, I'm free. Would 11 o'clock be all right? | Sue: Evet, serbestim. Saat 11 iyi mi? |
Jane: Fine. Good-bye. Please, say hello to Jim. | Jane: İyi. Allahaısmarladık. Jim'e selam söyle. |