O hep geçmişte yaşayan biridir. Eserlerinde çoğu zaman anılarını dile getirir. Eserlerini anlaşılması pek güç olmayan, iç içe cümlelerle yazar. Çocukluk yıllarında, Boğaziçi’nde geçen gençlik anılarına sıkı sıkıya bağlı olduğu için, çevresini saran büyük toplum olaylarına, savaşlara, devrimlere ilgisiz görünür. Eserlerinde çoğunlukla hayatın geçiciliği, hiçliği, her şeyin bir gün yok olacağı görüşünü yansıtır. Onun eserlerini her yönüyle İstanbul oluşturur. Eski köşkleri, yalıları, mehtapları, saz alemlerini, paşaları, beyleri çekici üslupla, şaşırtıcı bir gözlemle anlatır. Boğaziçi Mehtapları ile edebiyatımızın en güzel mensur şiirlerini vermiştir. Ona göre Boğaziçi ancak şiirsel bir üslupla anlatılabilir. Yazar, anı, makale, monoğrafi, hikaye, roman türlerinde eserler verdi. Fahim Bey ve Biz romanında, Fahim Bey’in evini, çevresini, memurluklarına dair türlü hayat aşamalarını, garip huylarını kimseye benzemeyen yanlarıyla anlatmıştır. Çamlıca’daki Eniştemiz romanında Deli Enişte denilen Hacı Vamık Bey’in acayip hayatını anlatmıştır. Boğazla ilgili diğer eserleri İstanbul ve Boğaziçi Yalıları adlarını taşır. Eserlerindeki titizlik, hüzün, hayal alemine sığınma sanatçının hayatında da görülür. O, hayatı boyunca mikrop kapma korkusuyla yaşamıştır. Bu nedenle, pişirilmediği için meyve yemez, evinden başka bir yerde yatmaz, şoförünün kılık kıyafetini beğenmediği taksilere bile binmezdi.