Bir şey rica etmek için farklı yollar vardır:
Sarah: "Please wait a minute, Tom." (Sarah: Lütfen bir dakika bekle Tom.)
Sarah: "Will you wait a minute, please?
(Sarah: Lütfen bir dakika bekleyecek misin? )
Sarah: "Tom, could you wait a minute, please?"
(Sarah: Tom lütfen bir dakika bekleyebilir miydin? )
Bu ricaların hepsi aynı isteği belirtmek için kullanılır.
Sarah asked Tom to wait a minute.
(Sarah Tom'dan bir dakika beklemesini istedi.)
Buyurmanın çeşitli yolları vardır.
"Stand up, John." (Ayağa kalk John.)
"You must work harder." (Daha sıkı çalışmalısınız.)
Buyurma cümlelerinin aktarılması :
He told John to stand up. (John'a ayağa kalkmasını söyledi.)
He told me to work harder. (Bana daha sıkı çalışmamı söyledi.)
Şu şekilde tavsiyede bulunabiliriz:
"You should get married, Peter." (Evlenmelisin Peter.)
"You ought to stop smoking, Jane." (Sigara içmeyi bırakmalısın, Jane.)
Tavsiyeleri aktarma için :
He advised Peter to get married. (Peter'e evlenmesini tavsiye etti.)
He advised Jane to stop smoking.
(Jane'ye sigara içmeyi bırakmasını tavsiye etti)
VERB | OBJECT | to | INFINITIVE | |
Sarah | asked | Tom | to | wait. (Sarah, Tom'dan beklemesini istedi.) |
She | told | him | to | stand. (Ona ayakta durmasını söyledi.) |
He | advised | Jane | to | stop smoking. (Jane'ye sigara içmeyi bırakmasını tavsiye etti.) |
advise | ask | tell | order |
persuade | remind | forbid | warn |
I'll remind them to come early. (Onlara erken gelmelerini hatırlatacağım.)
I advised them to go to the police. (Onlara polise gitmelerini tavsiye ettim.)
She said he should wait. (Onun beklediğini söyledi.)
Yanlış kullanım: She said him to wait.
VERB | OBJECT | not + to | INFINITIVE | |
Sara | told | Tom | not to | laugh. (Sara Tom'a gülmemesini söyledi.) |
They | warned | Ian | not to | borrow money. (Borç para almaması için Ian'ı uyardılar.) |
I | reminded | John | not to | be late. (John'a gecikmemesini hatırlattım.) |