Aşağıdaki fiilleri bu yapı içinde kullanırız:
Carol said to Bob: Make some coffee, please. We can say: Carol asked Bob to make some coffee. |
Carol Bob'a dedi ki: Lütfen biraz kahve yap. Söyleyebiliriz: Carol Bob'dan biraz kahve yapmasını istedi. |
Ann said to Rose: Can you come to my party, Rose? We can say: Ann invited Rose to come to her party. |
Ann Rose söyledi ki: Partime gelebilir misiniz, Rose? Söyleyebiliriz: Ann, Rose'yi partisine davet etti. |
Tom thinks Chris should see a doctor. He can say: I'll persuade Chris to go to the doctor's. |
Tom düşünür, Chris bir doktoru görmeli. Söyleyebilir: Doktora gitmek için Chris'i ikna edeceğim. |
VERB | OBJECT | to | INFINITIVE | |
She | asked | Jill | to | wait.(Jill'in beklemesini istedi.) |
She | asked | her | to | wait. (Onun beklemesini istedi.) |
tell | force | teach | + OBJECT + to |
help | allow | remind | |
ask | invite | encourage | |
want | forbit | persuade | |
advise | would like |
VERB | OBJECT | INFINITIVE | |
She | let | Jane | leave. (Jane'nin ayrılmasına izin verdi.) |