My sister promised to help me. (Kızkardeşim bana yardım etmeye söz verdi.)
John doesn't want to wait. (John beklemeyi istemez.)
afford | dare | decide | deserve | want |
hope | learn | mean | offer | pretend |
promise | refuse | seem | have (=must) |
Have they finished painting the garage?
(Onlar garajı boyamayı bitirdiler mi?)
We enjoy sitting in the garden. (Bahçede oturmaktan hoşlanırız.)
avoid | dislike | enjoy | finish | give up |
imagine | keep | practise | stop |
Jenny likes to stay at home. (Jenny evde kalmaktan hoşlanır .)
Jenny likes staying at home. (Jenny evde kalmaktan hoşlanıyor.)
begin | continue | hate | intend |
like | love | prefer | start |
to + infinitive kalıbıyla kullanılır.
Would you like to go for a walk? (Yürüyüşe gitmekten hoşlanır mıydınız?)
I'd love to visit Australia. (Avustralya'yı ziyaret etmek isterim.)
I tired to lift that heavy stone. (O ağır taşı kaldırmaktan yoruldum.)
( = make an attempt: I made an attempt to lift the stone.)
( = teşebbüs etmek: Taşı kaldırmaya teşebbüs ettim.)
If you can't read where you are, try sitting nearer the window.
(Okuyamazsanız, pencereye daha yakın oturmayı deneyin.)
( = test something out: Sit nearer the window and see if you can read there.)
( = denemek : Eğer orada okuyabilirseniz pencereye daha yakın oturun ve görün.)
Remember to go to the bank. (Bankaya gitmeyi unutmayın.)
( = Don't forget that you must go to the bank. )
( = Şunu unutmayın, bankaya gitmelisiniz.)
She remembers going to the bank. (Bankaya gitmeyi hatırlar.)
(= She remembers that she went to the bank.) ( = Bankaya gittiğini hatırlar.)
Don't forget to phone Mrs. Grey. (Grey hanıma telefon açmayı unutma.)
( = Remember that you must phone Mrs. Grey.)
( = Şunu hatırla, Grey hanıma telefon açmalısınız.)
I'll never forget seeing that rainbow.
(Gökkuşağını gördüğümü asla unutmayacağım.)
( = I saw that rainbow, and I'll always remember it.)
( = Gökkuşağını gördüm ve her zaman onu hatırlayacağım.)