I want to buy some stamps. (Biraz pul satın almak isterim.)
Aşağıdaki fiilerden sonra < to + infinitive > kalıbı kullanılabilir.
want + to + infinitive
agree + to + infinitive
forget + to + infinitive
hope + to + infinitive
arrange + to + infinitive
decide + to + infinitive
promise + to + infinitive
offer + to + infinitive
plan + to + infinitive
try + to + infinitive
She agreed to lend him some money.
(Ona biraz borç para vermeye razı oldu.)
He forgot to book the tickets. (Biletleri ayırtmayı unuttu.)
I'm hoping to get a new bike soon.
(Yakında yeni bir bisiklet almayı umuyorum.)
I've arranged to play tennis tonight. (Bu gece tenis oynamayı planladım.)
They've decided to start a new company.
(Yeni bir şirket kurmaya karar verdiler.)
You promised to help me. (Bana yardım etmeye söz verdiniz.)
She offered to do the washing-up. (Çamaşır yıkamayı teklif etti.)
We're plannig to go away this weekend.
(Bu hafta sonu uzaklaşmayı planlıyoruz. )
He's trying to learn French. (Fransızca öğrenmeye çalışıyor.)
Ayrıca < want + someone + to > kalıbını kullanabiliriz.
His parents want him to go to university.
(Ebeveynleri onun üniversiteye gitmesini isterler.)
Do you want me to help you? (Size yardım etmemi ister misiniz?)
He can speak Spanish. (İspanyolca konuşabilir.)
Bazı fiiler genellikle kiplerle birlikte kullanılır.
Will + infinitive
Should + infinitive
May + infinitive
Might + infinitive
Can + infinitive
Could + infinitive
must + infinitive
I'll see you soon. (Yakında sizi göreceğim.)
She won't agree. (Razı olmayacak.)
Where should I sit? (Ben nerede oturmalıyım?)
We may go by train. (Trenle gidebiliriz.)
It may not cost much. (Fiyatı çok olamaz.)
Can I park here? (Buraya park edebilir miyim?)
I couldn't hear her. (Onu duyamazdım.)
We must pay now. (Şimdi ödemeliyiz.)
Neden olmak, mecbur kalmak anlamına gelecek ifadeler için
< make + someone + infinitive > kalıbını kullanırız.
The film made me cry. (Film beni ağlattı.)
(= It caused me to cry.) (= Ağlamama neden oldu.)
They made us leave. (Bizi ayırttılar.)
( = They forced us to leave. (= Bizi ayrılmaya zorladılar.)
İzin vermek anlamında ifadeler için
< let + someone + infinitive > kalıbı kullanılır.
She let me stay. (Kalmama izin verdi.)
She allowed me to stay. (Kalmak için bana izin verdi.)