must | INFINITIVE | |
I | must | go. (Gitmeliyim.) |
POSITIVE | ||
I | must | go. (Gitmeliyim.) |
You | must | go. (Gitmelisiniz.) |
He / she / it | must | go. (Gitmeli.) |
We | must | go. (Gitmeliyiz.) |
You | must | go. (Gitmelisiniz.) |
They | must | go. (Gitmeliler.) |
NEGATIVE | ||
I | must not / mustn't | go. (Gitmemeliyim.) |
You | must not / mustn't | go. (Gitmemelisiniz.) |
He / she / it | must not / mustn't | go. (Gitmemeli.) |
We | must not / mustn't | go. (Gitmemeliyiz.) |
You | must not / mustn't | go. (Gitmemelisiniz.) |
They | must not / mustn't | go. (Gitmemeliler.) |
Kişilere birşeyler yapması gerektiğini belirtirken -must- kelimesini kullanırız.
You must pay before you enter the museum. | (Müzeye girmeden önce ödeme yapmalısınız.) |
You must all finish your work before you go home! | (Eve gitmeden önce tüm işinizi bitirmelisiniz!) |
You must pay attention when I'm talking to you! | (Size konuşuyorken dikkatli olmalısınız!) |
You must visit the art gallery. The paintings there are fantastic. | (Sanat galerisini ziyaret etmelisiniz. Harika tablolar vardır.) |
Bir şeyler yapmamız gerektiğini belirtirken -must- kelimesini kullanırız.
I must leave now, or I'll miss my train. | (Şimdi ayrılmalıyım yoksa trenimi kaçıracağım.) |
I haven't got any money. I must get a job. | (Hiç param yok. Bir iş yapmalıyım.) |
We must buy some milk at the supermerket. | (Süpermarketten biraz süt almalıyız.) |
Kişilere birşeyler yapmaması gerektiğini belirtirken -must not- kullanırız.
You mustn't touch the animals! | (Hayvanlara dokunmamalısınız!) |
You mustn't be late. | (Gecikmemelisiniz.) |
You mustn't forget to buy your ticket today. | (Bugün biletinizi satın almayı unutmamalısınız.) |
Bir şeyler yapmamamız gerektiğini belirtirken -must not- kullanırız.
I mustn't forget my passport. | (Pasaportumu unutmamalıyım.) |
We mustn't spend all our money today! | (Bugün tüm paramızı harcamamalıyız!) |
Şimdiki zaman ve gelecek zaman ifadelerinde must / mustn't kullanılabilir.
PRESENT | |
I'm tired. I must go to bed. | (Yorgunum.Yatmalıyım.) |
You mustn't speak to her now! | (Onunla şimdi konuşmamalısınız!) |
FUTURE | |
You must buy your ticket tomorrow. | (Yarın biletinizi satın almalısınız.) |
I haven't seen my uncle for a long time. I must visit him next month. | (Uzun zamandır amcamı görmedim. Gelecek ay onu ziyaret etmeliyim.) |