POSITIVE | |
I have to go. | Gitmeliyim. |
You have to go. | Gitmelisiniz. |
We have to go. | Gitmeliyiz. |
They have to go. | Gitmeliler. |
He has to go.. | Gitmeli. |
She has to go. | Gitmeli. |
It has to go. | Gitmeli. |
NEGATIVE | |
I do not have to go. | Gitmemeliyim. |
You do not have to go. | Gitmemelisiniz. |
We do not have to go. | Gitmemeliyiz. |
They do not have to go. | Gitmemeliler. |
He does not have to go. | Gitmemeli. |
She does not have to go. | Gitmemeli. |
It does not have to go. | Gitmemeli. |
QUESTIONS | |
Do I have to go? | Gitmeli miyim? |
Do you have to go? | Gitmeli misiniz? |
Do we have to go? | Gitmeli miyiz? |
Do they have to go? | Gitmeliler mi? |
Does he have to go? | Gitmeli mi? |
Does she have to go? | Gitmeli mi? |
Does it have to go? | Gitmeli mi? |
Kurallardan dolayı gereklilik ifade eden cümleler için
< have to > kalıbını kullanırız.
My brother has to travel a lot in his job.
(Erkek kardeşim işi dolayısıyla çok fazla seyahat etmeli.)
It is required by his employer. (İşvereni tarafından istenendir.)
We have to pay the rent every month. (Her ay kirayı ödemeliyiz.)
It is required by the landlord. (Emlak sahibi tarafından istenendir.)
Koşullardan dolayı gerekli olan şeyler için
< have to > kalıbını kullanırız.
I have to get a bus to school. (Okula otobüsle gitmeliyim.)
It is the only way I can travel there. (Tek yolu var oraya seyahat edebilirim.)
She has to live on a small income. (Küçük bir gelirle yaşamalı.)
She only receives a small amount of money to pay for what she needs.
(Sadece ödeme için ihtiyaç duyduğu az bir miktar para alır.)
Buy now pay next year. (Şimdi satın al gelecek yılı öde.)
We don't have to pay now. (Şimdi ödememeliyiz.)
We don't have to hurry; we're early.
(Acele etmemeliyiz; ilk zamanlarındayız.)
( = It's not necessary to hurry. We have plenty of time.)
( = Aceleye gerek yok. Bol miktarda zamanımız var.)
I don't have to get up early on Sunday. (Pazar günü erken uyanmamalıyım. )
I can stay in bed if I want. (İstersem yatabilirim.)
< have to > kalıbının geçmiş zaman ile ilgili kullanımları:
I had to do a lot of work yesterday. (Dün birçok iş yapmalıydım.)
We didn't have to play football at school. (Okulda futbol oynamamalıydık.)
Did you have to work hard for the exam?
(Sınav için sıkı çalışmalı mıydınız?)
< have to > kalıbının gelecek zaman ile ilgili kullanımları:
He'll have to look for another job. (Başka iş aramalı.)
We won't have to get tickets in advance. (Biz biletleri önde almamalıyız.)
Will they have to get visas? (Onlar vizeleri almalılar mı? )
Gelecekten bahsederken Present Simple cümlede < have to > kalıbını kullanabiliriz.
I have to do some shopping tomorrow. (Yarın biraz alışveriş yapmalıyım.)
Do you have to work next weekend?
(Siz önümüzdeki hafta sonu çalışmalı mısınız?)