I should go. (Gitmeliyim.)
You ought to ask. (Sormalısınız.)
We had better wait. (Beklemeliyiz.)
Öğüt vermek veya sormak için, doğru olan en iyi şeyi söylemek veya yapmak için gerekli cümleleri söylerken should ve ought to kelimelerini kullanırız.
A: I've got toothache. What should I do?
(Dişim ağrıyor. Ben ne yapmalıyım?)
( = What is the best thing for me to do?)
( = Benim için yapılacak en iyi şey nedir?)
B: You should go to the dentist's.(Diş doktoruna gitmelisiniz.)
( = The best thing for you to do is to go to the dentist's.)
( = Sizin yapacağınız en iyi şey diş doktoruna gitmek.)
A: I saw a robbery. What should I do?
(Bir soygun gördüm. Ben ne yapmalıyım? )
B: You ought to report it to the police. (Onu polise haber vermelisiniz. )
( = It is a person's duty to report it.)
( = Onu haber vermek bir kişinin görevidir.)
Diğer taraftan kişisel görüş belirtirken should kullanılır.
B: I think you should forget about it. (Sanıyorum, onu unutmalısınız.)
Should ve ought to daha çok olumsuz ve soru cümlelerinde kullanılır.
I shouldn't go. (Gitmemeliyim.)
I ought not to go. (Gitmemeliyim.)
Should I go? (Ben gitmeli miyim?)
Ought I to go? (Ben gitmeli miyim?)
There'll be a lot of traffic tomorrow. We had better leave early.
(Yarın çok trafik olacak. Erkenden ayrılmalıyız.)
I had better ask the doctor about the pain in my stomach.
(Karnımdaki ağrıyı doktora sormalıyım.)
had geçmiş zaman olmasına rağmen burada şimdiki veya gelecek zaman olarak kullanılır.
When people are in trouble, they should go to the police.
(İnsanlar başları belada olduğunda polise gitmeliler.)
Yanlış kullanım: ... they had better go to the police.
The had better not be late. (Gecikmemelisiniz.)