< isn't it? > , < haven't we? > gibi kalıplar kısa soru cümlelerinin sonuna eklenebilir.
Henry : We've met before, haven't we? (Önceden tanışıyoruz değil mi?)
Jeff : Wes, we have. (Evet.)
Anna : Sandra is Swiss. (Sandra İsviçreli'dir.)
David : No, she's French, isn't she? (Hayır, o Fransız değil mi?)
( = I thought she was French, but am I wrong?)
( = Onun Fransız olduğunu sanıyorum fakat ben hatalı mıyım? )
Soru sonlarına getirilen kalıplar söylenirken ses yükseltilir.
Fakat amaç soru sormak değilse cümle sonlarına getirilen kalıplar söylenirken ses alçaltılır.
That was a boring programme, wasn't it? (O sıkıcı bir programdı, değil mi?)
(= I think that was a boring programme.)
( = Onun sıkıcı bir program olduğunu düşünüyorum.)
VERB | TAG |
be | You're French, aren't you? (Fransızsınız, değil mi? ) |
verb | He plays golf, doesn't he? (Golf oynar, değil mi? ) |
auxiliary verb | It has arrived, hasn't it? (Ulaştı değil mi?) |
Olumlu ifadelerde, olumsuz etiketler kullanılır.
POSITIVE | NEGATIVE |
I'm right, | aren't I? (Haklıyım, değil mi?) |
You're 18, | aren't you? (18 yaşındasınız, değil mi?) |
They're getting tired, | aren't they? (Yoruluyorlar, değil mi?) |
They were friendly, | weren't they? (Onlar içtendiler, değil mi?) |
He lives in France | doesn't he? (Fransa'da yaşar değil mi?) |
You speak Spanish, | don't you? (İspanyolca konuşursunuz, değil mi?) |
You passed your exams, | didn't you? (Sınavdan geçtiniz, değil mi?) |
She has left, | hasn't she? (Ayrıldınız, değil mi?) |
You can drive, | can't you? (Sürebilirsiniz, değil mi?) |
The bus will come soon, | won't it? (Otobüs yakında gelecek, değil mi?) |
Olumsuz ifadelerde, olumlu etiketler kullanılır.
NEGATIVE | POSITIVE |
It isn't very cheap, | is it? (O ucuz değil midir?) |
We aren't going to be late, | are we? (Gecik miyoruz değil mi?) |
She wasn't angry, | was she? (Kızgın değildir, değil mi?) |
You don't like this, | do you? (Bunu beğenmediniz değil mi?) |
She didn't win, | did she? (Kazanmadı, değil mi?) |
She hasn't visited Ireland, | has she? (İrlandayı ziyaret etmedi, değil mi?) |
She can't drive, | can she? (Süremez değil mi?) |
It won't rain today, | will it? (Bugün yağmur yağmayacak, değil mi?) |