You must go. (Gitmelisiniz.)
( = It is important that you go.) ( = Gitmek sizin için önemlidir.)
You mustn't go. (Gitmemelisiniz.)
Must you go? Yes, I must. (Siz gitmeli misiniz? Evet.)
Doctors sometimes have to work on Sunday.
(Doktorlar bazı pazar günleri çalışmalılar.)
(It is in the rules of their work.) (O -çalışmamak- işinin kuralları içindedir.)
Teachers don't have to work on Sunday.
(Öğretmenler pazar günü çalışmamalılar.)
Do you have to work today? No, I don't.
(Siz bugün çalışmalı mısınız? Hayır.)
Olumlu cümlelerde genellikle az bir anlam farkıyla must ve have to kullanılır. Çünkü her ikiside önem ve kurallara uymayı belirtir.
In Britain you must drive on the left. (Britanya'da arabayı solda sürmelisiniz.)
In Britain you have to drive on the left.
(Britanya'da arabayı solda sürmelisiniz.)
( = It is obligatory to drive on the left. ( = Arabayı solda sürmek zorunludur.)
Olumsuz cümlelerde mustn't ve don't have to arasında kullanım farkı vardır.
Bir şeyin kurallara ya da yasaya aykırı olduğunu söylemek için < mustn't > kullanılır.
You mustn't smoke on buses. (Otobüslerde sigara içmemelisiniz.)
(Smoking is against the rules.) (Sigara içme kurallara aykırıdır.)
In football you mustn't touch the ball with your hands.
(Futbolda ellerinizle topa dokunmamalısınız.)
(Touching the ball is against the rules.)
(Topa dokunmak kurallara aykırıdır.)
İnsanların bir şeyi yapmakla yükümlü olmadıklarını söylemek için
< don't have to > kalıbını kullanırız.
In Britain, people don't have to carry a passport with them.
(Britanya'da insanlar pasaport taşımak zorunda değiller.)
People are not obliged to carry one. (İnsanlar taşımak zorunda değil. )
Nowadays pupils do not have to learn Latin at School.
(Bugünlerde öğrenciler okulda Latince öğrenmemeliler.)
( = They are not obliged to learn it.)
( = Onu -Latinceyi- öğrenmek için yükümlü değiller.)
Bir şeyin önemli ya da zorunlu olup olmadığını sormak için
< do / does .... have to > kalıbını kullanırız.
Does Michael have to get up early tomorrow?
(Michael yarın erken uyanmalı mı?)
Do we have to wait here? (Biz burada beklemeli miyiz?)