Reklamlar
mast, can't, may ve could kelimeleri eylem fiilleri ile kullanılır.
|
INFINITIVE |
They must |
earn a lot. (Çok fazla kazanmalılar.) |
CERTAINTY (Kesinlik)
She must be rich. (Zengin olmalı.)
Jane got top marks in her exams. She must be very clever.
(Jane sınavlarında en iyi notları aldı. Çok zeki olmalı.)
From what we know, we can be certain that Jane is very clever.
(Biz kesin olarak Jane'in çok zeki olması gerektiğini biliyoruz.)
Must kullandığımız zaman kesinlik ifade etmiş oluruz.
The Greens have two houses and two cars.
(Green'lerin iki evi ve iki arabası var.)
They must earn a lot of money. (Onlar çok para kazanmalılar.)
( = We can be sure that the Greens earn a lot of money.)
( = Şundan emin olabiliriz, Green'ler çok para kazanır.)
A: There's someone outside in an orange car.
(A: Dışarıda, portakal rengi araba içinde birisi var.)
B: It must be Susan. She's the only person I know with an orange car.
(B: Susan olmalı. Benim portakal rengi arabalı tanıdığım tek kişidir.)
IMPOSSIBILITY (İmkansız)
She can't be poor. (Yoksul olamaz.)
Mark studied hard for his exams, but he got poor marks; he can't be very clever.
(Mark sınavlar için sıkı çalıştı , fakat düşük notlar aldı; o çok zeki olamaz.)
( = From what we know, we can guess that Mark is not very clever.)
( = Bizim bildiğimiz, şunu tahmin edebiliriz, Mark çok zeki değildir.)
İmkansız olandan bahsederken < can't > kullanırız.
The Browns both have par-time jobs; they can't earn much money.
(Brown'ların her ikiside part-time çalışır; çok para kazanamazlar.)
( = We can guess that the Browns do not earn a lot of money.)
( = Şunu tahmin edebiliriz, Brown'lar çok para kazanamaz.)
A: There's someone at the door. I think it's Billl.
(A: Kapıda birisi var. Sanıyorum o Bill.)
B: It can't be Billl. He's in Australia. (B: Bill olamaz. O Avustralya'dadır.)
POSSIBILITY (Olanak)
She may be in the garden.(Bahçede olabilir.)
She might be in the garden. (Bahçede olmalı.)
She could be in the garden. (Bahçede olabilirdi.)
A: Eve's not in her room. Where is she?
(A: Eve odasında değildir. O nerededir? )
B: She may be in the garden. (B: Bahçede olabilir.)
( = From what we know, perhaps she is in the garden.)
( = Bizim bildiğimiz, belki bahçededir.)
Şimdi ya da gelecekte bir şeyin mümkün olabileceğini fakat kesin olmadığını belirtmek için may, might ve could kullanırız.
My sister might come tomorrow. (Kızkardeşim yarın gelebilir.)
( = From what we know, perhaps she will come.)
( = Bizim bildiğimiz, belki gelecek.)
A: I've phoned Jill, but there's no answer.
(Jill'e telefon açtım fakat cevap vermez.)
B: She may not be at home. (Evde olamaz.)
B: She might not be at home. (Evde olamaz.)
( = Perhaps she is not at home.)
( = Belki evde değildir.)
Bu Kategoride En Çok Ziyaret Edilenler
- 31) What .. like? (What's she like?)
- 20) Probability: must, can't, may, might, could
- 21) Obligation : must, have to, mustn't, don't have to
- 39) Adjective + preposition (angry with, afraid of)
- 13) Future : will, be going to, Present Continuous and Simple
- 23) Advice: should, ought to, had better
- 41) Since, for, ago; first, last
- 36) A / an, some, any or the
- 19) Can, could, be able to, may, will, shall
- 3) Present Simple (I work) or Present Continuous (I'm working)
Ekleyen: by_ram | Okunma Sayısı: 15246