Bazı fiillerden sonra belirli edatları kullanırız.
VERB + PREPOSITION | |
wait for | I was waiting for a bus. (Bir otobüs bekliyordum.) |
listen to | She listens to the radio a lot. (Çok fazla radyo dinler.) |
belong to | Does that book belong to you? (O kitap sizin mi?) |
ask for | Have you asked for the bill? (Siz hesabı istediniz mi? ) |
apply for | He has applied for another job. (Başka işe başvurdu.) |
depend on | The salary depends on your age. (Maaş yaşınıza göredir.) |
agree with | I don't agree with you. (Sizi onaylamam.) |
arrive at | We arrive at the airport. (Havalimanına ulaşırız.) ( = You arrive at a place, for example a building.) ( = Bir yere, örneğin bir binaya ulaşırsınız.) |
arrive in | We arrived in Portugal. (Portekiz'e ulaştık.) (= You arrive in a town or country.) ( = Bir şehir ya da ülkeye ulaşırsınız.) |
look at | Look at that strange man over there! (Karşıdaki şu tuhaf adama bakın! ) ( = You look at something you can see.) ( = Sizin görebildiğiniz bir şeye bakarsınız.) |
look for | I'm looking for my diary. (Günlüğümü arıyorum.) ( = You look for something that your are trying to find.) ( = Bir şeyi ararsınız, bulmayı denersiniz.) |
talk to | She was talking to some friends. (Bazı arkadaşlara söylüyordu.) ( = You talk to somebody.) (= Birisiyle konuşursunuz.) |
talk about | They were talking about politics. (Politikadan söz ediyorlardı.) ( = You talk about something. ( = Bir şeyden bahsedersiniz.) |
What, Who veya How many gibi soru kelimeleri ile başlayan cümlelerin sonuna edat konulabilir.
Who are you waiting for? (Siz kimi bekliyorsunuz?)
Who does this jacket belong to? (Bu ceket kimindir?)
Aşağıdaki fiillerden sonra edat kullanılmaz.
phone | He phoned me last night. (Dün gece bana telefon açtı.) |
ring | He ring me last night. (Dün gece telefonumu çaldırdı.) |
discuss | We often discuss sport. (Sık sık sporu tartışırız.) |
answer | She didn't answer me. (Bana cevap vermedi.) |
rearch | I reached the office at 9 o'clock. (9'da ofise ulaştım.) |
Bir kişiye ödersiniz, fakat bir şey için ödeme yaparsınız.
She paid him yesterday. (Dün ona ödedi.)
( = You pay a person.) (= Bir kişiye ödersiniz. )
I paid for the books. (Kitaplar için ödedim.)
(= You pay for something that you receive.)
( = Aldığınız bir şeyin parasını ödersiniz.)
But note that we pay a bill. (Fakat biz faturayı öderiz.)
I'll pay the bill. (Faturayı ödeyeceğim.)