Olmasını umduğumuz fakat kontrolumuzda olmayan gelecekteki olaylardan bahsettiğimiz zaman will veya be going to kullanabiliriz.
Ann will be 12 next week. | Ann gelecek hafta 12 yaşında olacak. |
Ann is going to be 12 next week. | Ann gelecek hafta 12 yaşında olacak. |
We won't see those birds again until next spring. | Gelecek ilkbahara kadar şu kuşları tekrar görmeyeceğiz. |
We aren't going to see those birds again until next spring. | Gelecek ilkbahara kadar şu kuşları tekrar görmeyeceğiz. |
Will they finish the building soon? | Onlar binayı yakında bitirecekler mi? |
Are they going to finish the building soon? | Onlar binayı yakında bitirecekler mi? |
Will, gelecekte yapılacak, fakat önceden kesin olarak kararlaştırılmamış eylemleri ifade etmek için kullanılır.
be going to, gelecekte yapmaya niyet ettiğimiz, önceden kararlaştırdığımız, hatta bunun için bazı hazırlıklar yapmış olduğumuz eylemleri ifade etmek için kullanılır.
John: Can somebody help me, please?
(Birisi bana yardım edebilir mi, lütfen? )
Helen: Yes, I'll help you. (Evet, ben size yardım edeceğim.)
(Here Brenda decided after John asked.)
(Burada John sorduktan sonra Brenda karar verdi.)
Carol: John needs some help. (John biraz yardıma ihtiyaç duyar.)
Helen: I know. I'm going to help him. (Bilirim. Ona yardım edeceğim.)
(Here Helen had decided before Carol spoke.)
(Burada Carol konuşmadan önce Helen karar vermişti.)
If it rains, they'll stay at home. | Yağmur yağarsa evde kalacaklar. |
If it rains, they're going to stay at home. | Yağmur yağarsa evde kalacaklar. |
We'll have lunch after the programme finishes. | Programı bitirdikten sonra öğle yemeği yiyeceğiz. |
We're going to have lunch after the programme finishes. | Programı bitirdikten sonra öğle yemeği yiyeceğiz. |
Eğer cümle iki kısımdan oluşuyorsa, ilk kısım Present Simple, if, when, before, after, as soon as, until kelimelerinden sonraki kısımda will veya be going to kalıbı kullanılır.
When/after/if etc. | Simple Present | Will/be going to |
After | it finishes | we'll have lunch. (Bittikten sonra öğle yemeği yiyeceğiz.) |
Başka biriyle gelecek için yaptığımız düzenlemelerden bahsederken Present Continuous kullanırız.
A: Can you come and see us this evening?
(Siz bu akşam bizi görmeye gelebilir misiniz?)
B: I can't. I'm playing squash with Sam.
(Gelemem. Sam'la squash oynuyorum.)
Peter can't come to the cinema with us tonight because he's meeting Jane for dinner.
(Peter bizimle sinemaya gelemez, çünkü bu gece akşam yemeğinde Jane'yle buluşuyor.)